Dergâh…
Bir sözcüğü anlatmaya nereden başlanır diye her seferinde tereddüt ederim. Bismillah der kelimenin içine girmeye çalışırım. Anlatabiliyor muyum orası muamma. Gelin farklı bir tanımı işleyelim anımıza…
Kelimelerin derin anlamları öyle şeyler anlatır ki umulmayan bir zamanın içinde idrak ile zuhura gelir. her kişiden yansıması farklı olacağı gibi aynı duyguları da çağrıştırabilir. Bu hakikat insan olgusuna işlenen kıymetin tecellisidir bir nevi. İdrak ile dokundukça dokunan ilmekler farkındalık ile uyanışa koşmanın mutlak gerçeğidir. Dergâh denilince çoğumuzun aklına “Tarikatların ibadet için kullandığı mekân” gelecektir. Oysa ki… Dedik ya hani kelimelerin bir içine girebilsek dergâh aslında neresidir duyumsarız.
Bir murâd dilediğinde insan, “der” sevda ile giriş yapar kelimelerine ve “gâh” bir zamanın içinde muhakkik bir yolculuğu seyreder… En nihai nokta ile vücud bulur, Hakikat-i Muhammediye…
İçeriden içeriye semadan semaya yolculuğun en güzel an’ıydı Nuri Muhammed’in cemâli… Bilinme arzusunun tecelligahı, gül bahçelerinin şahı efendimiz aslında her birimizin içinde mihman ve huzurun aşk kokan adıydı. Asırlar uzun gibi görünse de tek bir âna gebeydi. Sınırsız zamanın garib aşk yolcuları bir nurdan diğer nura kıymetiyle seyran etmekteydi. İnsan âdemden görünür olmuş, adem deryalarına boyanır olmuştu. Hakk ile kaim ve hakikatin ilmi ile sulanmış Kâmil bir gönül, en sevgilinin zincirinden birer halkaydı anımıza. Adını koymuşlar idi silsile. Her ana ait bir dost ile taşındı günümüze… Hakikat ile var olan kalb-i selim dost, sende Sen idi aslında bakmayı bilene…
Cemâle bir adım varınca, nazarlarda sessiz bir haykırış koptu devran eden zamanda… Öylesine Hâlim olan Rabb’im kalplerde yarattığı fedakarlık ile nuş ediyor, nazende eda ile dost cemalinden görünüyordu.
Verdikçe çoğalır insan… İşte verdikçe çoğalanların mekanıydı dergâh…
Fedakârca candan geçip ateşin derinlerinde kül olup, kul doğanların mihrabıydı dergâh…
Sesli sözcüklere mi sığar dergâh yoksa nasuhi bir tövbenin gözyaşlarına mı?..
Nerede ararsan orada bulursun. Kendinden kendine bir yolculuğun Kurb-u ân teslimiyetinde zamanı yaran bir sevda ile…