Düşündük mü hiç şu koskoca evren nasıl yaratıldı.
Yada yaratıcı bir gücün olduğuna inanmayanların deyimine göre nasıl oluştu. Tesadüfler ve diyelimkikerle olmadığı aşikar elbet. Gelin birde bendenizin aciz anlatımıyla ele alalım..
Yüce kitabımız Kuran-ı kerimde de buyrulduğu gibi “Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca ‘Ol’ der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) Allah’ın (c.c) OL demesiyle küçücük bir an diliminde yani saniyenin milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin onda biri gibi akıl almaz bir An’da yaratmıştır. Bilimsel anlamda günümüzde bu olaya en yakışır tabirle big bang (büyük patlama) denir. Bu olay şöyle tasvir ediliredilir; hesaplamalara göre bundan on beş milyar yıl önce yaratılan bu evren büyük bir enerji yumağının patlaması sonucu etrafa yayılan çeşitli maddeler, ışınlar, atomlar vb tüm yapılar birleşmesi ile galaksiler yıldılar gezegenler oluştu. Kuranda bu durumdan şöyle bahsedilir “İnkâr edenler (kâfirler), semaların ve arzın bitişik olduğunu görmediler mi? Sonra Biz, o ikisini (birbirinden) ayırdık. Ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmazlar mı?” (Enbiya 30) Yani birleşik olan yer ve gök bu şekilde ayrılmış ve ardından bir nizama konulmuştur. “O, yedi göğü, birbiri üzerinde tabaka, tabaka yarattı, Rahmân’ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözü(nü) döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözü(nü) iki kez daha döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) umudu keserek hor ve bitkin bir halde sana döner.” (Mülk 3-4) Öyleki bu nizam ve evrende bir bozukluk eksiklik göremeyiz. Rastlantı ve tesadüflerle oluşamayacak kadar muazzam olan bu evren her an genişlemekte ve her an her zerrede Allah (c.c) Hayy sıfatı ile ayan ve beyan…
Peki bu oluş öncesinde hiçbir şey yok muydu yada bu patlamanın kaynağı ve nedeni nedir gibi sorular kafanızda oluşmuştur bile. Bunların cevabı yine kutsi hadis ve ayetlerde gizli. Yaratılış nedenimiz bir kutsi hadiste şöyle belirtiliyor “Ben gizli bir hazineydim bilinmek, sevilmek istedim.” Bu hadise göre teşbihte hata olmaz Rabbimiz bizleri sevgi mayasıyla yoğurmuş ve yaratmış varlığından üflemiş ve çeşitli nimetlerle bezemiştir.
“Ey insan! İçine üflenmiş bir aşkın eserisin.HŞY “ Allah’ın eseri “İnsan” şerefli bir mahluk olarak yani eşref-i mahluk olarak dünyaya halife olarak gömderilmişti aynı zamanda nefsi ile de savaş içinde olan insan severek rabbine kulluk edip ondan geldiği gibi ona dönmeliydi ama bunu dünya aleminde yaparsa eğer istenileni yapmış olacaktı. Yokluktan doğan bu alem varlık ile giyinince yokluğun olduğu ortaya çıktı. Yani zıtlıklar birbirini tamamladı.
Velhasıl kelam evren yaratılmış ve içine Efendimiz Muhammed Mustafa (sav)’nın sırrın ala sır olan varlığı üflenmiştir. Hiçbir şey yokken onun ruhu vardı rabbim cemali ile tezahür etti ve kendi güzelliğini efendimizde, sevgililerin sevgilisinde kendini seyreyledi bir ayna misali. “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım.” Kutsi hadisinde belirtildiği gibi hakikati muhammediye ile doğan, düzen içinde ve düzende kayma olmayan bu evren ne de muazzam öyle değilmi..
Sır içinde sır vesselam..