Gelişmiş teknoloji ile insana sunulan iş seçenekleri artmakta ve çoğalmaktadır. Bu çeşitlilik ve her türlü bilgiye ulaşma kolaylığı insanlığın kendini geliştirme, yetiştirme fırsatlarını yaratmaktadır. Farklı konularda ilerlemeyi başaran insanoğlu çoğu sefer hayatı anlamlı kılan basit ve günlük olgulara önem vermeden, büyük kazanımların peşine düşerek nefes tüketmektedir. Hayatını boşa, değersiz şeylere harcadığının farkına varmadan günler, haftalar, aylar diyerek zamanın yıllara dönüşüp koşarcasına ilerlediğini, acımasızca tükendiğinin farkında değildir.
Belli bir hedef belirleyip o hedefe ulaşma mücadelesi içerisine giren bireyler mutlaka o hedefe ulaşmaktadır. Bunun aksine kendilerine bir hedef belirlemeyen bireyler ise başkalarının başarısından hisselerine düşen miktarda pay alarak bununla yetinmeyi yeğlerler. Kendisine, çevresine saygısı olup hedef belirleyenler, emek verenler, alın teriyle çizdikleri bu yollarda çabalarken, hedefi olmayan insanlar kısa yollardan, göz nuru akıtmadan, çalışkan taklidi yaparak bir yerlere ulaşabilmektedir. Hayatın farklı çilesini çekenler, sabırlı itinalı olmayı yeğleyerek, hayat denen okuldan ders almaktadırlar.
Hayat denilen yolda en nahoş fertlerin yalakalık yapanların olduğu bilinmesine rağmen, en kolay ve en çabuk hedeflerine ulaşanların da yine bu tiplerin olması üzüntü verici bir olaydır. “Ne ekersen onu biçersin” atasözünde verildiği gibi gerçekten mücadele içerisinde olup bir şeyler üreten nesiller, çalışarak, emek sarf ederek başarılı olmayı hedeflerken, aynı dönemde yaşayıp da hiçbir işi üretmeden iş beceremeyip, yalakalık yaparak ekmediklerini biçebilmektedir. Becerikli, dürüst, çalışma ahlakına itibar edenler, bu vasıflardan mahrum olanların zulmüne uğrayabilmektedir.
Hak etmeden yalakalık yapmak suretiyle bir işin başına geçenler bütün ömrünü aynı meziyet doğrultusunda geçirdikleri gibi artık o yapılan haksız uygulamaların illegaliteden illagalliğe dönüşebileceğinin örneğini sergilemektedirler. İşin kötüsü de bu tür uygulamaların gün gelip normal kabul edilip, yalakalığın birer modeli olarak etkisini sürdürmesidir. Bu durum insanlarda memnuniyetsizliği yaratmaktadır ve toplum düzenine karşı sitemni artırmaktadır. Haliyle insanlarda sisteme, idare edenlere karşı saygısı, güveni ve bağlılığı azalmaktadır ve neticesinde baskı kültürünğn gelişmesine vesile olmaktadır. Baskı ise zulmü, zulüm de haksızlığı doğurmaktadır. Bu bir yarış haline dönüştüğünde, sıkıcı ve nefes alınmaz bir atmosferin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu durumun devam etmesi yüzünden adaletsiz bir çalışma sistemi ortaya çıkmaktadır.
Bu durum günümüzde ahlaki değer yargılarının çürümesine yol açmaktadır. İyilik, başarı, vefa, dostluk, adalet, sevgi gibi birçok kavram yalakalar yüzünden anlamından uzaklaşmakta ve içleri boşalmaktadır. Bunların yüzsüzlükleri gün gelip öyle ayyuka çıkmaktadır ki zalimler alim, alimler zalim konumuna getirilebilmektedir.
Tüm bu olumsuzluklardan kurtulmanın yollarından biri insanın aslına, özüne dönmesinder geçer. Hakiki doğrulayıcı olan kalbini insanoğlu kir ve pasaktan arındırmalı ve vicdan, ahlak, sevgi, saygı ve en önemlisi de adalet duygusunu yeniden yerleştirmelidir. Yalakalıkları bilerek onlara göz yummadığımızda ve etrafımızdaki emektar ve dürüst insanlara gereken itibarı gösterdiğimizde her şeyin düzelmeye başlayabileceğini umut ediyoruz.
Yalakaya Dair
1 Comment
Ne geldi ise bașımıza hep bu yalakalar sebeb oldu