Hem Doğu, hem de Batı dünyasında ekonomik, siyasal ve kültürel alanda büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Amerika,Rusya,İngiltere ve Müslüman ülkeler, geleneksel bakışla dönüşümü yönetmekten daha çok direndikleri için, büyük bir karmaşa yaşamaktadırlar. Başta Amerika olmak üzere, bütün ülkelerin karmaşadan kurtulmak için, dönüşüm sürecini, geleneksel yaklaşımlardan önce paradoksal yaklaşımlarla yönetmeyi öğrenmeleri gerekir.
Dönüşüm süreci, bir medeniyet değiştirme, tarihi mirası yok sayan bir yıkım değil, değişmeyen değerlerle, sürekli açıklık içinde yeniden yapılanmadır. Değişmeyen değerlerin ana kaynağı kutsal kültürdür. Kemal Karpat”ın “Elitler ve Din” kitabında vurguladığı gibi, “Dinler bütün medeniyetlerin ana kaynaklarıdır”. Kutsal kitaplara dayanan bir dine sahip olmayan medeniyetlerin ,uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir. Medeniyetler,tarihin her döneminde değişen değerleriyle değil,değişmeyen değerleriyle kalıcı olmuşlardır.
Her medeniyetin ömrü ve canlılığı, birbirini dönüştüren değişmeyen değerler ile değişen değerleri, bir arada tutan bütünlük dairesinin sağlamlığından kaynaklanır. Bütünlük dairesi içinde, her değişmeyen değer, değişen bir değerden bir iz, her değişen değer de, değişmeyen değerden bir iz taşır. Değişen ve değişmeyen değerlerin oluşturduğu bütünlük dairesi, medeniyetlerin hayat kaynağıdır.
Medeniyetleri uzun ömürlü kılan hayat dairesinde, geleneksel paradigma ilkelerinden daha çok paradoksal paradigma ilkeleri geçerlidir. Ülkeler dayandıkları medeniyet değerleriyle, bağlarını sürekli yenileyerek, dönüşüm sürecine süreklilik kazandırmazlarsa, medeniyetler savaşında, üstünlüklerini yitirirler. Medeniyetlerin savaşı ekonomik, siyasal ve kültürel alanda bütün hızıyla devam etmektedir.Başka medeniyetlerle yarışmayan medeniyetler, varoluş kaynaklarını kuruturlar.
Medeniyetler savaşını cephelerden pazarlara çekebilmek için, Doğu ve Batı arasındaki ilişkiler, paradoksal bir yaklaşımla ele alınarak, yeniden değerlendirilmelidir.
Yeni yüzyılın güçlü ülkeleri, savaşlarla dolu dünyadaki paradoksları, bütün ayrıntılarıyla görenler ve çatışmaları, işbirliğine dönüştürmeyi bilenler olacaktır.
Güçlü ülke, her çatışmanın bir uzlaşma fırsatı olduğunu gören ülkedir. Güçlü için, uzlaşmaya dönüşmeyecek bir çatışma yoktur.
Dünyadaki bütün sıcak ve soğuk, savaşların üstesinden, geleneksel ” ya ya ” paradigmasıyla değil, “hem hem”paradigmasıyla gelinir.
Dünya ya siyahların ya da beyazları dünyası değil, hem siyahların hem beyazların dünyasıdır.
Siyah ve beyaz arasında yüzlerce renk vardır.
Kendini görmeyen göz her rengi görür.
Tek renk isteyen rengini yitirir.
Dünyada tek renk yoktur.
Gökkuşağı yedi renktir.