Yaşamın gereği çoğu kez insan bazı nedenlerden dolayı söz vermektedir. İnsan için söz, çok değerli ve önemlidir. Aslında söz vermek ve sözün arkasında durmak yani verilen sözün yerine getirilmesi insana olan güvenin bir göstergesidir. Verilen söze sadık kalmak, insanda bulunması gereken en önemli özelliktir. İnsanlar arasında çeşitli vesilelerle söz verilirken çok iyi düşünülmelidir. Sözünde duramayacağı halde insan söz vermemeli, verdiği takdirde mutlaka sözüne sahip çıkmalıdır. Yerine getirilmeyen her sözün, ahlaki sorumluluğu vardır.
Hidayet kaynağı olan Kur’anı Kerim’ de de sözlerin yerine getirilmesine önem verilmiş ve şöyle buyurulmuştur :
“ Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir” İsra 34.
Söz vermekte insan acele etmemeli, iyice düşünmeli, yapamayacağı bir şey konusunda söz vermemeli, hele hele yalan yere söz vermek insani bir davranış değildir. Bu konuda Hz. Ali insanları uyararak : “ Beceremeyeceğin bir iş için söz verme “ buyurmaktadır.
İletişimde olduğumuz bazı insanların sıkça söz verip sözlerini yerine getirmediklerine şahit oluyor insan. Bir değil, iki değil, kaç kez söz verip de, vermemiş gibi normal davrananlarla karşılaşılmaktadır toplumda.
Ya söz verip de sözünde durmadığı halde hiç bir şey olmamış gibi karşınıza çıkanlar !
Sözün ne kadar önemli olduğunu, söz vermenin ne kadar değerli olduğunu farkedemeyen insan, ilk önce kendisine yazık etmiş, sözünün altında ezilmiş, ondan sonra başkasının güvenini sarsmış olur.
Mevlana Celaleddini Rumi bu anlayışa dikkatleri çekmek için şöyle bir uyarıda bulunmuştur : “Düşündüğünü söyle, söylediğini yap, yaptığının arkasında dur, ama dikkat et sözünün altında ezilme!”
Gururlu ve onurlu insan sözünü yerine getirmeli ve sözünün altında ezilmemeli.
İnsanları, verdikleri sözlerle kandıranların, onları umutlandıranların, onurlarıyla oynayanların vay haline!
Hiç şüphesiz ki sözün eri olmak, sözüne ne pahasına olursa olsun sahip çıkmak, sözünü yerine getirmek demektir. Sözün arkasında durup mutlaka gerçekleştirmelidir insan oğlu.
Hz Ali de söz vermekte önemli bir hususa dikkat çekmektedir :
“Söz verirken acele etme, çünkü söz namustur. ”
İyi insan tarif edildiğinde güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve ancak yapabileceklerini söyleyen insandır, denilmektedir. Söz, insan karakterinin bir yansımasıdır. İnsanlar genelde çeşitli vesilelerle söz vermektedir, ama önemli olan sözler ne kadar tutulmaktadır. Ağızdan çıkan söz, bilinmelidir ki bir senettir.
Verilen sözleri tutmayanlardan mutlaka şikayet ediyor insan. Bir daha onun sözüne inanmayacağını söyler. Ona karşı güvenini kaybettiğini dile getirir.
Acaba sözünü tutmayan insanın ruhu acı duyar mı, vicdanı azabı çeker mi ?
Bir yerde görüşmek için, bir yere gitmek için, bir iş yapmak için verilen sözleri hiçe sayarak yerine getirmeyenlere, bir özür dilemeyi de çok görenlere nasıl güvenebilir ki insan.
Hele verdiği sözü hatırlattığınız zaman adeta çılgına dönüyor, kıyamet kopuyor. Mertçe çıkıp, sözümün arkasında duramadım demek yerine …
İnsan, verdiği söze kıymet ve ehemmiyet vermezse, insanlar arasında sağlıklı ilişkiler kurulmasına mutlaka zarar verilir. Arkadaşlıkları, dostlukları sarsar, ailede huzuru bozar, güveni sorgular.
El sıkışarak, birbirinin yüzüne bakarken yapılan anlaşmalarda verilen sözlere sadık kalmak çok önemlidir.
İnsan kendi kendine sormalıdır, benim verip de tutmadığım sözler var mı?
Söz verip de tutmamayı alışkanlık haline getirenler çeşitli bahaneler uydurarak işin içinden çıkmaya çalışıyor. Çoğu kez özürlemek adına işim çıktı, unuttum, geciktim, gibi nedenler uydurulur.
Bu insanlar, her halde ahlakın en önemli prensiplerinden biri olan, verdiği sözde durmayı (ahde vefayı) unutmuş veya gereği gibi değer vermemiş olabilir. İnsan, ahde vefanın sadece karşı taraftan gelmesini beklememeli, kendisi de buna riayet etmelidir, söze sadık kalmalıdır.
Mevlana Celaleddini Rumiye kulak verelim, bakalım ne diyor :
“ İnsan bir ağaca benzer, kökü ahdinde durmaktır.”
İnsan kendini bilmeli, tanımalıdır. Neyi, ne kadar yapabildiğini bilmelidir. O zaman, yapamadığın, yerine getiremediğin, imkanın, gücün, zamanın elverişli olmadığını bildiğin halde, neden söz veriyorsun ki?
Sözünün değeri yok mu sende? İyi düşün !
Hepimizin bazan sözünü tutmayanlarla karşılaştığımız bir gerçektir. Görüşmeye anlaşıldığı zamanda gelmediğinden, bir yere gitmek için beklettiğinden, yardım edeceği sözünü unuttuğundan, nasıl insanların hayal kırıklığı hissettiğine, kızdığına hatta öfkelendiğine şahit olanlar vardır.
Çocuklarına söz verip sözlerini tutmayan anne babalar, yapamayacağı vaatlerle birbirini kandıran sevgililer, evlenirken birbirine karşı verilen sadakat sözlerinin nekadar yerine getirildiğini bir düşünebilse insanoğlu. Evet, sözde durmamanın bir hayat gerçeği olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Gerçekten bazı sebeplerden dolayı, tüm gayretlerine rağmen insan bu duruma düşmüş olabilir, ama en önemlisi en azından arayıp özür dilemesi ve en kısa zamanda düzeltme yolunu bulamasıdır.
Ne olur, anlaştığınız görüşmelere söz verdiğiniz zamanda gidin!
Ne olur, sözünüz havada kalmasın, yerine getirin!
Fransız sosyolog Auguste Comte bu konuda şunu söylemiş :
“En seçkin insanlar, sözünün eri olanlardır”.
Vaadinde, sözünde durmak, sadık olmanın , faziletli olmanın alametidir. Doğruluğun, dürüstlüğün, güvenin kanıtıdır. İtimadın garantisi, saygının göstergesidir.
Sözde durmamanın en acı tarafı, insanın duygularıyla oynamaktır. Üzülmesine sebep olmaktır, beklentisini ve umut ettiğini boşa çıkarmaktır.
Fransız yazar Sebastien Nicolas Chamfort sözden caymamayı şöyle ifade etmiştir :
“Hiçbir şey beni verdiğim sözden caydıramaz.”
Sözüne inanılmasını , güvenilmesini, onaylanmasını isteyen insan mutlaka sözünün eri olmalıdır. Başkasının sözünüze saygı göstermesini isterseniz, ilk önce kendi sözünüze kendiniz saygı duyun, sorumluluk hissedin. Verdiğiniz sözün insanlar tarafından unutulacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Zaman aşamasına uğrar deyip kendi kendinizi kandırmış olursunuz.
Verdiğiniz söz, başınızın üzerinde dolaşıyor!
Verilen söz unutulmaz!
Unutmayın, söz borçtur!
İnsanı ölçütlendiren şu üç ne güzel tanımlamakta: a-Verdiği sözü tutan
b- Emanete hiyanet etmeyen
c- Yalan söylemeyen saygılarımla
Değerli bi yazi,hepımıze bi ders. ALLAH razi olsun Eyüb abey