Sosyalizm döneminde Arnavutluk’tan daha önce bahsetmiştik. Enver Hoca döneminin ilk yıllarında Arnavutluk kapalı kutu gibi olsa da iyi ya da kötü, Türkiye ile ilişkileri olmuştur.
Enver Hoca, zaman zaman İskender Bey’i rol model olarak görmüş ve onun Osmanlı idaresini kabul etmeyen yönünü rol model edinmiştir. Bu nedenle Türkiye- Arnavutluk ilişkileri istenilen seviyelere ulaşmamıştır. İlginç bir nokta da vardır ki, Türkiye’nin Kıbrıs meselesi Birleşmiş Milletler’de oylanırken Enver Hoca, Türkiye yanlısı oy vermiştir.
Balkanlarla alakalı her yazımızda söylediğimizi tekrar edelim. Balkan coğrafyası Türkiye için önemlidir. 500 yıl boyunda kardeşçe yaşadığımız Balkan ülkeleriyle tarihsel bağımız da vardır, gönül bağımız da vardır. Ayrıca halihazırda o coğrafyada yaşayan soydaşlarımız da bulunmaktadır.
Maksatlı olarak, batılı ve aşırı Hıristiyan yazarlar Arnavutluk’un geri kalışının sebebini Türk egemenliği olarak gösterirler. Arnavut öğrencilerin ders kitaplarında bu nedenle Türklere karşı bir karalama kampanyası vardır. Hatta öylesine üzücü fikirler vardır ki, Müslümanlığın ilerlemeyi önleyici unsur olduğunu savunan sözde aydınlar da yaşamıştır Balkan coğrafyasında. Onlara göre Arnavutluk’a Müslümanlık ulaşmasaydı, Arnavutluk bugün gelişmiş Avrupa ülkeleri seviyesine çıkardı.
Türk halkının genlerine karşı olan komünizm düşüncesi Arnavutluk’a hakim olunca, Türkiye- Arnavutluk ilişkileri kopma noktasına gelmiştir. Hatta zaman zaman iki rakip blokun ülkeleri konumunda kalmışlardır. Fakat bu durum, hiçbir zaman da bir gerginliğe neden olmamıştır. İşte burada tarihsel bağın halklar üzerindeki etkisini öne çıkarmaktadır.
1945- 1985 yılındaki ilişkilere göz attığımızda, Enver Hoca’nın ilk yaptığı işlerden biri, Tiran’daki Türk Konsolosluğu’nu kapatıp konsolosluk görevlilerini Türkiye’ye göndermek olmuştur. Arnavutluk’un kapalı kutu haline getirilmesindeki ilk adımlardan biri de konsoloslukları kapatmak olmuştur.
Türkiye- Arnavutluk ilişkilerinin istenilen düzeye girmemesinin ilk nedeni ideolojik ayrılıklar olmuştur. Bu yıllarda komünizmin Türkiye’de taban bulmaya çalışması engellenmeye çalışılmaktadır.
Bir diğer nedeni de NATO’dur. Enver Hoca o dönemde şiddetle karşı çıktığı NATO ve ABD’nin yanında Türkiye’yi de görünce ilişkileri zayıflatmayı tercih etmiştir.
1958’te Yunanistan Megali İdea’yı uygulayarak Kıbrıs’ı ilhak etmeye kalkışınca, Güney Arnavutluk meselesinden dolayı Arnavutluk Türkiye ile birlikte hareket etmiştir. Başbakan Mehmet Shehu, İsmet İnönü’ye bir mektup yazarak Kıbrıs sorununda Türkiye’yi desteklediklerini belirtmiştir.
1965’te Kıbrıs sorunu ile ilgili Birleşmiş Milletler’de yapılan oylamada Arnavutluk, Türkiye lehine oy veren çok az devletten birisi ve Türkiye’ye oy veren tek sosyalist devlet olmuştur. Bu oylama bize de Arnavutluk ile olan tarihi bağlarımızı hatırlatmış ve zaten çok da gergin olmayan ilişkiler artık yumuşamaya başlamıştır.
Bu olayın bir neticesi olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bir heyetin 1968’de Arnavutluk’u ziyaret etmesi ve Arnavutluk’tan da iade-i ziyaret yapılmasıdır. Fakat bunlara rağmen ilişkilerde bir hızlanma olmamış, sürekli bir mesafeli duruş olmuştur.
1980 yılına kadar ilişkiler mesafeli olarak devam etmiştir.
1982 yılında ise Enver Hoca Türkiye ile Arnavutluk’un iki dost ülke olduklarını açıklamıştır. Enver Hoca’ya göre yönetim farklılıkları iki ülke ilişkilerini etkilememiştir. Hoca, bu açıklamasında haklı olarak gözükse de Arnavutluk ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin neden bu kadar geç başladığı sorusu aklımıza takılacaktır. Madem yönetim farklılığı sorun değil, 1945’ten bu yana neden Türkiye ile ilişkilerde hep bir mesafe olmuştur, bu da ayrı bir konudur.
1985 yılında Enver Hoca’nın ölümünden sonra ülkenin başına geçen Remzi Alia, Türkiye ile ilişkileri hızlandırma çalışmaları yapmıştır.