Her bir’imiz yaşadığımız zaman dilimde Asr-ı Saadet’e ulaşmalıyız. O dönemin bil’inişi, Efendimiz Muhammed s.a.s in cismaniyeti değil, Hakk ve Hakk’ikat anlayışı içinde hayy’at eyleyip yaşam sunmasıdır..
Kur’an’ın bizlere bıraktığı mesaj olan mutluluk, refah ve huzur an’layışını, düşüncemizde benimseyip yaşamdaki her alana dağıtmak olacaktır..
Her ne konu ile ilgili olursa olsun, dara düşen insan, kur’an’dan mutlak feraha erdirecek bir yol bulur..
Lakin yolu görmek için önce o yolun var’lığına inanmak şarttır..
Her insanın olumlu ya da olumsuz mutlak bir inancı vardır. Haşa, Allah’a inanmıyorum diyen dahi bir inanç üzre vardır ki, inanmamak dahi inanmamaya inanmaktır..
İn’an’anlar için yol bilinir amma bu da yetmez der Mürşid’i Kâmil, yolu yürümek istiyorsak inancımızı imana dönüştürmeliyiz..
Dönüşüm noktaları bitmez. Her kıssa her menkıbe bizlere mutlak surette bizleri anlatır. Hiç bir ayet yoktur ki, şu an’da vuku bulmasın yaşanmasın; yeterki an içinden okuyabilelim..
Ayetleri kıssaları İ’nsan var’lığına bildiren, var’lığın Var’lık bulduğu buyrukları Kendi bilincinden aktaran Hakk; zannediyor muyuz ki kur’an’ı o dönemde yaşayana indirsin..
Kur’an an’laşılmayı, bil’in’meyi ve yaşayıp hayy’at edilmeyi bekleyen tek hazinedir..
Hiçbirimiz geçmişi (bu en büyük bir zaman yanılgısı) anmaya gelmedik. Kur’an üzre yaşayıp kur’an’ı can’landırmak ve dahi hayy’at bulmaya geldik, arayışımız O’dur..
Bu sebeple insanın ilk evvel kendine yönelmesi ve kendini bilmesi tarik anlayışında yolumuzun başıdır..
Insan kendini en iyi Aşk ile tanıyabilir, çünkü Aşk zahirde bile olmazları olduran tek gayrettir.
“Ne yaparsan yap Aşk ile yap.” cümlesi O’ndan O’na atıftır ki, kudret Aşk’ın içindedir..
Dünyada hiçbir iş yoktur ki, sevilerek yapılsın ve sonucunda başarısızlığa uğrasın; bu mümkün değildir. Sevginin olduğu heryerde O’nun var’lığı vardır da, bilinmez.
İlişkilerimize bir bakalım. Maddesel beklentimiz var ise orada sevgi barınamaz, ilişki yok olur gider.
Misal, sevdiğimizden beklenti olmaz; bunun en güzel örneği anne çocuk ilişkisidir çünkü yapılan her ne ise sevgiden alınan güç ile yapılır. Beklenti olmadığı için de hayal kırıklığı olmaz, bu sebeple anneler çocuklarının kusur ve hatalarını görmez hatta kapatırlar. Bu sevgiyi Hakk Aşk’ına dönüştürelim bir de öyle düşünelim. Kusur ve hatalarımızı hemen ifşa etmeyen, bizi haşa cezalandırmayan ve hatalarımızı görmemiz için verdiğimiz kararlardan sadece mutsuzluk ile ders veren Rabbimiz var.
Aslında sadece dileği Sen’in Kendi’ni bilmen, yani Rabb var’lığını..
Sana Sen’i sabırla anlatan, Ken’din’i bilmen ve bulman için alemleri yaratan; yarattığı her şeyden Sen’i üstün tuttuğunu bildiren Hakk, neden insanı üstün tutarak bizleri tefekküre sevkediyor..
Insan neden tüm yaratılanlardan üstün, ne öz’elliğimiz var, var’lığım kim, kim’liğim’e muhtacım dedirtiyor..
Arayışımızın Kendi’miz olduğunu idrak edeceğimiz an Kendimize yöneleceğimiz andır ki, an deminde Mürşid var’lığı tek kelam etmekte,”Kendinize yönelin” yani “Rabb var’lığınıza yönelin”..
Orada sonsuz AŞK’I bulup çıkacaksınız, yeterki tam bir halvet eyleyin..
Halvetimiz ömür boyu sürsün, sonsuzluğun AŞK’I ten’imizde vücud bulsun inşallah…