Şemseddin Sivasî Hazretleri’nin kurucusu olduğu Halvetîyye Şemsîyye Silsilesi iki koldan Pîr-i Sânî Seyyid Yahyâ Şirvânî’ye ulaşmaktadır:
Birinci Koldan Tarîkat Silsilesi İkinci Koldan Tarîkat Silsilesi
-Pîr-i Sânî Seyyid Yahyâ Şirvânî -Pîr-i Sânî Seyyid Yahyâ Şirvânî
-Yusuf-ı Mahdûm Şirvânî -Şeyh Habîb-i Karamânî
-Şeyh Muhammed Rukiyye Şirvânî -Şeyh Hacı Hızır Amasî
-Şeyh Şâh Kubâd Şirvânî -Şeyh Muslihuddin Efendi
-Şeyh Abdülmecîd Şirvânî -Şeyh Şemseddîn Sivâsî
-Şeyh Şemseddin Sivâsî
Sivas’a Hicreti
Zile’de irşad faaliyetlerini devam ettirdiği bir zamanda Kanuni Sultan Süleyman devrinin Sivas valisi olan Hasan Paşa (öl. 974/1566), Sivas’ta bir camii (Meydan Camii) yaptırarak bir şeyh ve vaiz olarak Şemseddin Sivâsî Hazretlerini davet etmiştir. Ömrünün sonuna kadar mezkur camii de vaaz vermiş, çok sayıda hulefası, muhibbanı olmuştur.
Kaynaklarda Şemseddin Sivâsî Hazreleti’nin üç defa hacca gittiği nakledilmiştir. Hediyyetü’l-İhvân’da Şemseddin Sivâsî Hazretleri’nin üç defa hacca gidişini ve bu hacc yolculuğunu kimlerle yaptığına dair bilgiler mevcuttur. Buna göre; Hz. Şems hacca evlâdı, akrabaları, hulefâsı, dervişânı, ahibbâ ve asdikâsı ile birlikte hacc etmiştir
Vefatı
Vefatından üç sene sonra Meydan Camii avlusuna bir türbe inşâ edilmiştir. Türbeyi kimin yaptığı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Türbe-i şerifi Meydan Camii’nin avlusunun kuzey tarafında olup, bugün hala Sivas’ın önemli ziyaretgâhlardan biri olmuştur. Sivas halkı hac, gaza ve sair hayırlı bir sefere çıkmadan önce Hazret’in kabirlerini ziyaret etmeyi adet edinmişlerdir. Kapısının üzerinde sülüs yazı ile şu kitabe yazmaktadır:
“Şehr-i Sivâs içre cânâ işbudur
Şeyh Şemseddin kutbun meşhedi
Didi kadrî künbedi târîhini
Nûrla olsun mufaffa merkadı (1009/1601)”
Eserleri
Şemseddin Sivâsî Hazretleri, tekke edebiyatı türünde nadide eserler veren bir mutasavvıftır. Şiirlerinde Şemsî mahlasını kullanmıştır. Eserlerinin muhtevası tasavvufi görüşlerini ve edebi kişiliğini yansıtmaktadır., Arapça ve Farsça lisanlarına vakıf, fıkıh, hadis ve kelam ilimlerine hâkimdir.
Şemseddin Sivâsî Hazretleri Zile’de kaldığı süre boyunca üç eser telif etmiş, Sivas’ta ise 15 eser telif etmiştir. Diğer yerlerde yazdığı eserlerle birlikte, büyük bir kısmı manzum, bir kısmı mensur olan eserlerin topamı 40’ı bulmaktadır. Bazı şiirleri de bestelenmiştir. Bestelenen şiirlerine örnek vermek gerekirse:
“Vâsıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pürnûr olmadan
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecelli ede Hakk
Pâdişâh konmaz saraya, hâne ma’mûr olmadan
Hakk cemâlin Kâbe’aini kıldı âşıklar tavaf
Yerde Kâbe, gökyüzünde Beyt-i ma’mûr olmadan
Mest olanların kelâmı kendiden gelmez veli
Ya niçin söyler Ene’l-Hakk, kişi Mansûr olmadan?
Mest olup meydane geldim tâ ezelden tâ ebed
İçmişem âşkın şarabın âb-ı engûr olmadan
“Mûtû kable en temûtû” sırrına mahzar olan
Haşr-ü meşri bunda gördü nefha-i sûr olmadan
Âşıkın çok derdi amma sırrın izhâr eylemez
Söylemesi terk-i edeb çünki destur olmadan
Bir acâib derde düşmüş, tutuşur Şemsî müdâm
Hakk’a makbul olmak ister, halka menfur olmadan”
Mizacı ve Karakteri
Kısa boylu, esmer, zayıf vücutlu, sıhhatli, mülayim, cemal görünüşlü, mütevazı, alçak gönüllü, iyi huylu, güleç yüzlü, cömert tabiatlı idi. Vaʻaz ve nasihatlerinde sözleri keşf ve tesir eder, güzel, düzgün ve açık konuşan, duyulmamış temsil ve teşbihler söylerdi. Taşa nüfuz edecek kadar tesirli ve tatlı sözlerinden avam da, havas da faydalanırdı. Geniş kalpli, mert, gerçekçi, ihsanı bol, zayıfları korumayı ve açları doyurmayı çok severdi. Nereye gitse, hatta sahrada, vadide, dağ başında bile hürmet ve ikram görür, her taraftan hediye ve nimetler gelirdi. Bunlardan bir kısmını muhtaç ve aç alanlara dağıtırdı.