Sevgi’siz Olmaz…
Mevlam sevgisinden yaratmış ya her şeyi sevgisiz, merhametsiz bir insan nasıl olsun?
O’nun âli merhameti her zerreyi tüm kötülüklerden korumaya bu kadar hazırken insanoğlu kötülüğü düşünceleriyle üstüne çekmekte.
Durmadan ve durmadan bu güzelim devrânın deryâ suyunu düşünce çöplüğüyle kirletmede…
Hele bir bıraksa insan kendini.
Bir çocuk saflığında uzanabilse sonsuza…
Sahi biz insanoğlu nasıl oldu da bu denli uzaklaştık sevgiden, nasıl koptuk cân damarımızdan…
Nasıl bu kadar uzaklaştık?
Düşünüyorum, düşünüyorum amma bir cevap bulamıyorum…
Biz ki bir kediye, sokaktan geçen bir köpeğe zulm eder olduk.
Ses çıkarıyor diye hayvanları zehirli yiyeceklerle besledik, hiçbir şey yapmasa dahi bir kediyi dövmeye başladık.
Haberlere bakmaya görün, eşini zehirleyen mi ararsınız, engelli bir insanı döve döve etkisiz hale getirenini mi ararsınız?
Her şey var…
Havsalanızın alabileceği veyahut yanından dahi geçmeyeceği kötülükler…
Bu kötülüklere karşı kuşanabileceğimiz tek silahsa sevgimiz.
Çünkü böylesi insanların gözleri kör, kulakları sağır…
Muhabbetten yoksunlar…
Mevlamın sevgisini hissedebilmek için bir çift nazara bakmak yeterli oysaki…
Bir bebeğin masumluğunda hissetmek mümkün Rabbimin sevgisini…
Yine bu sevgiyi bir çiçeği tüm merakıyla ince ince koklayan bir kedinin “sevgi sesi” olarak adlandırılan mırıltısında duymak mümkün.
Biz yeter ki açık gözlerle bakmayı bilelim…
Bir tebessüm, tanımadığımız bir insandan gelen ufacık bir sabah selamı yeter gönülleri coşturmaya…
Daima sevgiyle, daima sevgiye…