“Yer yüzünde kabara kabara yürüme! Çünkü sen yeri yırtamazsın, boyca da dağlara erişemezsin.” (İsrâ/37)
Evrenin genişliğinin sayısını söylemeye aklım ve bilgim elvermiyor maalesef. Ve evren sürekli genişlemekte. Bu koskoca evrende biz ne kadar yer tutuyoruz ki? Egolarımızı, benliğimizi büyütmekten küçüklüğümüzü unutmuş haldeyiz. Ama unutmayalım ki bizi yaratan Ulu ve bu dünyaya benlik yapmak için gönderilmedik. Her husumet ve her terslik bundandır bendenize göre. Peki nasıl olacak. Unutmayacağız O’nu.. hep anarak ve bir de bir şeyi daha hatırlayarak. “Bu dünya küçük bir zerre ise ben onun üzerinde bulunuyorum ben ne kadar yer kaplıyorum bu evrende.”
Bunları yapmak için de elbet kendi kendimize kalabilmeliyiz en azından zihninizde bunu yapmaya çalışabiliriz. Çünkü biz dünyada yani masivada olduğumuz An’ da O hep bizimle, yada Rabb’in hep seninle ama sen hep kendinde olduğun vakit kaybolursun zamanda.. ama mühim olan An değil miydi? Öyleyse dünya fani, Sen hep baki.. hem o hep bizimle iken bizde gayret edip O’nda olmaya çalışsak güzel olmaz mı? Olması gereken de bu değil midir? Huzur, sükunet ve güzellikler hep bizimle olur çünkü tüm güzellikleri kendinde toplayan onları yaratan ve düzene koyan da şüphesiz O’dur.
Velhasıl-ı kelam ben yok SEN var..
(Haber görseli üzerindeki çemberin içindeki küçük nokta dünyadır Söz ise Yunus Emre’nin bir mirasıdır. Resim “soluk mavi nokta” olarak kayıtlardadır. Çalışma Anadolu Üniversitesi GSF’ye aittir.)