Elest Bezmi’nde Allah c.c, ruhlara “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabında bulundu ve ruhlardan “evet” cevabını aldı. Her ruh, kendine biçilen kadere, ölçüye razı oldu. Bu âleme yolculuk, seyr başladı. Zat Makamı, soranın kendisi; Sıfat ve Esma makamları, soruyu cevaplayan aynaları. Soran da cevabı veren de Kendi; ikilik gibi görünen, Tek’lik Makamı.
Semâ, bu Ân’ın hatırlanması ve en Ezelî Sevgili, Rabbimiz ile görüşme; gönülden söyleşme, mest oluş hâlidir. Hayatın ritmi olan müzik eşliğindeki ruhsal yükseliş. İlim yoluyla bu âlemde, Allah’ın birliğini seyredenler, aşka gelip özlerindeki İlâhî Varlığı idrak edince semâya başlarlar. Bazen gönle gelen sırlardan dolayı, ruhun coşması ve hiçbir yere sığamayışıdır bazen de gönül hanesinde, Zat’tan başkasının bulunmadığı,”çık aradan, kalsın Yaratan” makamı olan Kâmil İnsanın yaşantısıdır.
Dönüş, nefislerdeki ağırlıkları, yanlışları atıp saf kalarak, lâtifleşerek kendi gerçeğimize ulaşma isteğimizin, ruh aynalarımıza yansıtılmasının yolculuğu gibidir. Bedende kan, atomda parçacıklar, gezegenler, alıp verdiğimiz her nefes… Dervişler de semâ ile mecazî anlamda ölmeyi ve dirilmeyi yaşayarak bu döngüye katılıyorlar.
Allah’ın Kabız ve Bâsıt esmaları, semâ hâlindeki dervişlerde sağdan, sola doğru; maddeden kalbe, insanın kâbesi yönünde, dört selamla selamlanır. Sağdan alınan Hak rızıklarıyla Aşk edilir her zerrede, hepsi İlâhi döngünün kudüm ve ney sesinden gayş olup sol elden âlemlere dağıtılır sebil sebil. “Tebârek ellezî biyedih’il Mülk ve hüve alâ külli şey’in kadîr” “ Mülk elinde olan Allah ne mübarektir ve O, her şeye Kadirdir.” Dervişin beden, nefis, akıl ve ruh mülkünde, Hakk tecelli eder. Sabahın ve akşamın, Aşkla ölmenin ve doğmanın cazibesi yaşatılır bu demlerde. Demlenen insan ruhları, kızıla boyanır Aşk Anasının elinde, Hamr sarhoşluğunda mahmur, “Ölmeden evvel ölünüz” emrinden razı.
MEVLÂNA HAZRETLERİ’NE GÖRE SEMÂ
Semâ nedir biliyor musun?
Beli “evet” sesini işitmek, kendini unutup Allah’a kavuşmaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Dostun hâllerini görüp bilmek, Lâhut perdelerinden, Allah’ın sırlarını işitmektir.
Semâ nedir biliyor musun?
Varlıktan habersiz olarak ve mutlak fanilik içinde beka zevkini tatmaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Nafile savaşmak, yarı boğazlanmış tavuk gibi toprakta kanlı bir hâlde çırpınmaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Yusuf Peygamberin ilacını ve Yusuf’a kavuşma kokusunu gömleğinden hissedip koklamaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Musa Peygamberin âsâsı gibi her dem firavunun sihirlerini yutmaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Meleğin sığmadığı “ Limâ Allah” sırrına vasıtasız ulaşmaktır.
Semâ nedir biliyor musun?
Şems-i Tebrîzî gibi gönül açmak ve nurları görmektir.
ŞEMS-İ TEBRÎZÎ’YE GÖRE SEMÂ
Semâ edin, isteyip arzu ettiğiniz her şeyi semâda bulursunuz. Bazı âşıklar vardır; Allahsız bir an nefes alamazlar. Bunların özlemle, içten yanışlarla halktan, Hakk’a dönüşlerindeki semâdaysa aşkları ve özlemleri artar. Allah’tan başkasını görmezler. Böylelerine semâ, mübah olur. Allah’ın has kulları için semâ, helaldir, zira onların kalpleri temizdir. Allah rızası için severler, Allah gayreti ile kin beslerler, gönülleri sağlamdır.
Allah erlerinde bu tecelli, Tanrısal görüş, semâ sırasında daha çok olur. Onlar, kendi varlık âleminin dışına çıkmışlardır. Semâ, onları başka âlemlerin dışına götürür. Hakk’a kavuşturur. Gerçi bir semâ var ki o, haramdır, yasaktır. Ama Allah erlerinin yaptığı böyle bir semâya “haramdır” demek, büyük bir küfürdür. O İlâhî coşkunlukla harekete geçmeyen el, elbette cehennemde yanacaktır. Semâ da yükselen eller ise elbette cennete varacaktır. Bir başka semâ da yapılması farz olan semâdır. Bu da hâl ehli erenlerinin semâsıdır. Biri de Allah tarafından emredilen semâdır; beş vakit namaz gibi hâl ehli erenlere öyle gerekir. Çünkü onların yaşama zevkini arttırır. Semâ ehli erenlerinin biri, doğuda semâya başlasa diğeri batıda harekete geçer. Bunların birbirlerinden haberleri vardır.
Kaynak: Naz Makamında Aşk kitabı