Mürşid dervişin tevhidinde sağ kulağına konuşuyor;
O insanları bir koruyucu kalkan gibi korur. Ve yaratılışın üzerine Rahim’dir. Seni anne karnında koruyan bir zar gibi merhametinden Selâm etmektedir. O, her yerden herkesten sana seslenir. Kendinize zulüm edip keyfinize gittiğinizde O, yine de sizi korur. Kendinizce her şeyin bir tesadüf olduğunu düşünürsünüz. Oysa ki âlemleri yaratılışı seyretmen sana yeter. Her şey açıp kapanma ve daralıp genişleme nispetinde O’na döner. Siz bu döngüyü görürsünüz de yine Şükr’ü dilinize almazsınız fakat O çok merhametlidir. Kirpiye bir bak ve tefekkür et. O’nun dostuna nasıl selam etmiş. O çok küçük fakat diğer mahlûkat ona dokunamıyor çünkü O ona dikenler bağışlamıştır. Selamete çıkması için onu korumuştur. Her şeyi çok ince düşün. O, istediği kulunu dilediği zaman en olmayanından korur. O, Selâm ettiğinde Kahhar kalkar, celal gider ve salim olursunuz.. Beden gücünüzü veren O’dur. Kuvveti veren O’dur. Kuvvetten kudreti olduran O’dur. O, kuvvetini çekerse siz salim olamazsınız. Bir de “lâ” olup kuvvetini O’ndan alan kulu vardır ki Allah onun üzerine Rahim’dir. O kulu kudret ve heybete mazhar olmuştur ve ona hiç bir zarar gelmez.
Tevhidde dervişin içinden kendi sesi konuşuyor:
Ruh hiç uyumaz. Uyuyan bedendir. Ruh daima uyanıktır. Ruhu uyanmış O’nun kulunun kalbi uyumaz. Kulunun bedeni uyusa dahi o etrafında olan olayların farkındadır. Kulunun bedeni uyusa dahi onun kalbi akleder. Müşahade her an devam eder. Kalbi akleden O’nun kulunun üzerine O şahittir. O’nun kulu da O’na şahittir. O’nun kulu O’nu tasdik eder. O da kulunun üzerinde tasdik edici olur. O’nun o kulu daima Habibinin kokusunu alır. Çünkü O’nun Habibi onun üzerine kefildir ve şefaati tüm isimleriyledir. HŞY