Düşünceleri bu âlemin ötesindeki âleme çeviren İslâmiyet…
İçtenlikle, riyasız olarak, baştan başa “samimiyet”…
Sanır mısın ki her şey kuru nazariyelerden ibaret?
Arzulanan şekilden öte; fikriyata, saygıya, sevgiye, alçak gönüllülüğe dayılı bir ibadet…
قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا
O inançlı kişiler; “Rabbimiz Allah’tır” derler. Sonra doğru olurlar (eğrilikten, her türlü samimiyetsiz ibadet, söz ve davranışlardan kaçınırlar) (41/Fussilet: 30)
İtaat olmadan, içteki Güzel’liği dışa yansıtmadan kılık kıyafetler, yapılan ritüeller zahirî boyuta hapsolur.
Dış görünüş ve kıyafet itibariyle Hz. Peygamber’le Ebû Cehil arasında bir fark yoktur.
Ayrım suretlerde değil, siretlerde olur.
Allah indinde dindarlığın tek ölçüsünü, katı kaidelere uymak zannedenler…
İbadetleri sayıp ölçerek, karşılığını da tartarak almak isteyenler…
Gönülleri unutan, ebediliğin temaşasını karartan gafiller…
Esasen ibadet Hakk’a ödenmesi gereken bir “borç” mudur?
İmanın bir tezahürü, onu beslemenin, canlı tutmanın yoludur.
Derûnî boyut ihmal edildiğinde sınırlandırılır, kalıplaşır, ruhu kaybolur.
Aşk’ın olmadığı yerde imanın değil taklidin ayak sesleri duyulur.
Yaşadığın, yaşamayı arzu ettiğin “DİN”; günah-sevap nizamnamesi midir?
Tüm hareketlerin, düşüncelerin, isteklerin Sonsuz’luğun huzurunda düzenlenir.
Önce gönlün temiz olacak ellerinize sağlık
şekle gömülmekten İslam’ı yüzeysel yaşar olduk. dikkat çekilmesi gereken noktalardan biri. tebrikler