Adnan Oktar ‘ın 31 farklı suçtan dolayı hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Birçok suça karıştığı iddia ediliyor.
İddia edilen bu suçlar arasında tartışmalı olanlar olsa da yargılama ve soruşturma sürecinde gerçekler ortaya çıkacağını temenni ediyoruz.
Bundan dolayıdır ki bugünden yorum yapmak, iddia edilen suçlara bakıp suç kanıtlanmışcasına söz konusu kişi hakkında hükümler vermek kişileri yanılgılara sürükleyebilir.
Konumuz elbette ki bu değil. Konumuz şu ki Adnan Oktar’ı bir kesim tarikat önderi, şeyh gibi lanse edip onun yanında olanları da mürid olarak adlandırarak Oktar üzerinden tarikatlara ve tasavvuf ehline kara çalmaya çalışıyor. Bunu ya bilerek yapıyorlar ya da bilinçsizce bilgisizliklerinin kurbanı oluyorlar.
Bu terbiyesizliği yapan medya ve televizyonlara çıkan yorumcular.
Sapla samanı ayırt edemeyecek kadar bilgisiz ve cehalet ustasıysanız o zaman o programlara çıkmayacak, yorumlar yapmayacak, medyada görev almayacaksınız.
Adnan Oktar’ın yaptığı tüm programları bellidir. Tasavvuf ve tarikat ile ve dahi İslam önderliğiyle uzaktan yakından bir bağı ve iddiası bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca kimin haddinedir Oktar’a iddia edilen suçlar üzerinden bunu tüm tarikat ehline yaymak ve kara çalmak?
Her şey bu kadar basit olmamalı!
Bir insanı veya inanmış bir topluluğu karalamak, algı operasyonu yürüterek asılsız iddiaları masum insanları da içine alarak yaymanın elbet hesabı sorulmalı.
Bir gazetede Oktar’ın eski müridi konuştu şeklinde bir haber yapılıyor. Mürid tarikat erbabında mürşide biat etmiş ve tabi olan kişilere denir.
Sen bunun manasını bilmiyorsan bu kelimeyi kullanmayacaksın! Yok biliyorsan ki bunu bu şekilde lanse edip tarikat ehline operasyon düzenlemek ise amacın o zaman bunun hesabını vereceksin.
Türkiye yeni bir döneme girdi. Yeni sistem, dönüşüm, değişim ve hızlılık üzerine inşa edilerek hak, adalet merkezli icraata odaklı bir sistem olarak işlemeye başlaması temenni ediliyor ki nitekim sistem bu şekilde dizayn edildi.
Ama ilk günlerinde böyle şeylerle karşılaşmak bir yerde de sistemi kötüleme amacı güdenlerin bir oyunu mu sorusunu akıllarda çakıyor!
İçerideki kriptolar farklı bir operasyonun daha ışığını mı yaktı? Sistemi adaletsizlik ve hakkaniyet olmayan, hızlılık adı altında algı operasyonlarına müsaade edecek şekilde zafiyeti barındıran bir sistem olarak lanse etme girişimleri olabilir mi?
Adnan Oktar’ın sevenleri ve konuşmasından hoşlananlar olabilir lakin Oktar’ın cemaati veya camiası farklı amaçlar güderken Tarikat ve tasavvuf ehli farklı amaçlar gütmektedir.
Birbirleriyle uzaktan yakından bağı ve dahi benzerliği olmayan toplulukları bir arada tutup ve Oktar hakkında iddia edilen suçların karalayıcı, yıkıcı ve lekeleyici gücünü kullanıp bazı tanımlamalarla masum inanan toplulukları da içine dahil etmek ve algı yönetmek Eski Türkiye malzemesi şeylerdir.
Yeni Hükümet Sistemi bunlara mahal vermeyecek haklı ve haksızı ayrıt edebilecek, adaleti hakkaniyetiyle inşa edecek bir sistem olmalı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesi sistemin eksikliklerini hak, adalet, hakkaniyet merkezli tamamlamalı.
Böyle iftiralarla insanları zan altında bırakan ve algı operasyonu yürüten medya hangi cenaha mensup olursa olsun hesap vermeli!
Bahsettiğim bu terbiyesizliği yapan kendini Erdoğan’ın yanında gösterip destek veren medya grubudur.
Eğer düşündüğümüz gibi hükümet sistemine yönelik kriptoların bir operasyonu varsa ki bu durum onu gösteriyor bilakis bu medya kanalı ve gazetesi de buna alet olmaktadır.
İşte bundan dolayıdır ki medya zor iştir, ehliyet ve liyakat ister. Ehil olmayanlar bu işi yürütürse işte böyle her operasyonun maşası haline dönüşüverirler.
O yüzden sapla samanı ayırt etmek elzemdir vesselam!