Avrupa Birliği gittikçe çökmekte..
Avrupa’da da Birlik’ten ayrılma sesleri yükseldiği gibi bu sesler olabildiğince halktan destek buluyor.
Bu da başta uluslararası bazda zengin ailelerin hoşuna gitmiyor.
Bu durum ülkeleri yönetmeleri ve belli kıstaslar çerçevesinde kendilerine bağlamalarının zorlaşacağı anlamına geliyor.
Dolayısıyla engellemek için çeşitli yollara başvuruyorlar.
Emmanuel Macron, tam da bu planların eseridir.
Siyasi tecrübesi yok, parası yok, siyaset geçmişi çok yeni olmasına rağmen yılların tecrübesi müesses nizamın partilerini geçerek liderliğe oturdu.
Siyasi tecrübesi yok ama Rothschild&Co’da çalışmışlığı var.
İş tecrübesi bütün kapıları açar.
Anlaşılan o ki Macron, Rothschild’lerin emellerine hizmet etmek için getiriliyor.
Hollande söz konusu emellere uymamış ve ülkesinde terör saldırılarından tutunda sokak eylemlerine kadar her şeyle yüzleşmek ve mücadele etmek zorunda kalmıştı.
Mücadele o kadar çetindi ki Fransa’ya ciddi zararlar verilmişti.
Bu sefer Rothschildler işi sağlama almak istiyor.
Fransa’yı kaybedemezler.
AB’in en güçlü ikinci ortağı da giderse AB dağılır ve Avrupa pazarı lime lime olur.
Avrupa’daki istikrarsızlık mevzu bahis olan ailenin hiç işine gelmez.
Bu yüzden Macron çıktı ve ciddi bir AB savunuculuğu yaptı.
Dürüst, çalışkan ve yeni ufuklar açan portreyle de öne çıkarıldı.
Diğer aday Le Pen sürekli ırkçı söylemleri ve İslamiyet aleyhtarlığı ile gündeme gelerek uluslararası kamuoyunda da eksi puanlar aldı.
Böylesi radikal görüşler korkuttu.
Çünkü Irkçılık söylemlerinin egemen olması demek Avrupa’da iç çatışma çıkacağı anlamına gelir.
Rothschildler şuan tamamen huzurdan yana..
Çünkü para akışı ancak Avrupa’da böyle gerçekleşir.
Hele ki Orta Doğu’daki planların gerçekleşebilmesi için Avrupa’da kaos kabul edilemez.
Hal böyle olunca Rothschildlerin tüm medya ayağı Macron’a çalışarak algı yönetimleri yapar ve siyasi tecrübesizliği çok güzel göstererek umut ışığı yakarlar.
Fransız halkı da buna kapılmış gözükmekte.
İşte Avrupa’nın iplerinin zengin ailelerin kirli emellerine ne kadar bağlı olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Aydınlanan Avrupa gittikçe karanlığa doğru seyretmekte…
Nerede demokrasi! Nerede özgürce seçimler!
Artık AB ilkeleri kağıt üzerinde geçen ve sözde güzel vaatler ifade eden bir hiçten ibaret..