Ma vedde’ake rabbüke ve ma kala
Rabbin sana veda etmedi ve darılmadı!
( DUHÂ/3)
Rabbi insana darılabilir mi?
Dahi vedâ edebilir mi sevgisinden yarattığı kuluna?
Peki o halde neden uzak düşer insan?
Niçin hatırlamaz sevgisinden beşeri âleme nüzul edişinin sebebini?
Niçin hiç şükretmez?
Kaybolur maddenin o kandırıcı sevgisi içinde… Kat be kat güzellikler bir yana dursun, gözünün gördüğüyle beşeriyeti hakkaniyet zanneder. Halbuki bir düşünse insan… Hakiki sevgiliye yâr olmanın kıymetini bir idrak edebilse ve bu kıymetin daima kendi içinde devrâna kalktığını bir bilse… Hele bir de yârin güzelliğine mestân gönüllerle her dem haşr ise… O’nların nazarlarına bakabilme lütfuna nail olabildiyse, âğğ ki ne âğğ nasıl da coşa gelir âlemler… Bir devrân ki devreder durur içeriden de içeride…
Oysa insan…
Nasıl da uzak durur kendinden… İçine Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu güzelliğinden nasıl da bî-haber ayrılır bu dünya âleminden… Çünkü uzaktır toprağın tevâzu yüklü misal olan hâlinden… Burnu kaf dağında dolanır her zaman… Bir nebze inmez aşağılara, hep yukarılardadır gözleri. Halbuki bir dönebilse kendine insan… Bırakabilse kendini, kayıtsız ve şartsız…
İnaçtan imana doğru bir meydân üzere yürüyebilse insan… İç âlemine nakş edilen sınırsız dehre bırakabilse bir kendini… İnci mercân dolu deryâya yine koşulsuz dalabilse…
Muhabbetin deminde kendini bir bulabilse… Hakîkatin neşvesinde rahmetin feyzin dahi içtenliğin bereketini içinde bir tahakkuk ettirebilse…
İstekler günden güne artarken, Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kudret deryâsı her ân biraz daha bizi kendine doğru çekmiyorsa vay hâlimize…
Nihâyeti olmayan, ebediyete kadar devam edecek olan ve ezelden beri vârlığını devam ettiren bu yüce nûraniyet karşısında hiçliğin ve acziliğin bir maddesel eşya kadar değeri yoksa, yazık bize…
Mooji’nin Sen Özsün adlı kitabından bir alıntıyla biraz tefekkür eyleyelim…
“Hayatın sana hiçbir borcu yok.
Eğer bu tutumu yakalarsan, artık her şey için minnettar olacaksın.
Ne yaptın hak etmek için 30 yıllık taze oksijeni?
Kim herhangi bir şey yapmış uyurken bile çarpıp duran bir kalp için?
Herhangi bir şeyi hak edecek ne yaptın ki ve hatta sen kimsin?
Eğer bunları derinlemesine düşünseydin kibirli olmayacak ve ıstırap çekmeyecektin.
Yaşamı bütün ifadelerinde değerlendiriyor olacaktın.”