Arnavutluk, Balkan Savaşları’nın ardından Osmanlı Devleti’nden en son ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden ülkedir. Fransız İhtilali’nin sonuçlarından biri olan milliyetçilik akımı, çok uluslu imparatorluklara büyük zorluklar yaşatmıştır. Tabi bir de Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak isteyen devletleri de unutmamak gerekir. Bu iki ana neden birleşince Balkanlarda da parçalanma kaçınılmaz olmuştur.
Balkan Savaşları’nın neticesinde Osmanlı Devleti, Rumeli’den çekilerek Anadolu’ya çekilmiştir. Yüzyıllar boyu her türlü milletten ve inançtan insanlarla birlikte yaşayan Türkler, Anadolu’ya göçe zorlanmıştır.
İşte Balkanlarda Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanan ülkelerden biri de Arnavutluk’tur. Yüzyıllarca Osmanlı’nın koruyucu çatısında kalan Arnavutluk İsmail Kemal (Ismail Qemal) başkanlığında artık bağımsız bir ülke konumunda olmuştur. Gerçi Arnavutluk’un bağımsızlık düşüncesi 10 Haziran 1878’de toplanan Prizren Birliği (Lidhja e Prizrenit)’nde konuşulmuştu. Bağımsızlık fikrinin payitahtta duyulması ile birlik dağıtıldı.
1912’de bağımsızlığını ilan eden Arnavutluk, uluslar arası arenada bağımsızlığını bir yıl sonra kabul ettirebilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Sırplar, Yunanlar ve bilhassa İtalyanların gözü Arnavutluk’un üzerindeydi. Çünkü stratejik önemi olan Arnavutluk’un çok önemli liman kentleri vardı. Özellikle İtalya, Adriyatik Denizi kıyısında kendisinden güçlü bir ülkenin varlığından (buna paranoya da denebilir çünkü Arnavutluk bağımsızlığını ilan ettiği zaman hem ülke içinde siyasi istikrarı yakalayamamıştı hem de o zamanın koşullarında Balkanların en zayıf ülkesiydi) her zaman rahatsız olduğundan iki dünya savaşında Arnavutluk’u işgal etmekten hiç çekinmedi.
Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Arnavutluk’un kuzeyi Karadağlılar ve Sırplar, güneyi Yunanlılar ve geri kalan topraklar İtalyanların olacak şekilde işgal edildi. Savaşın bitmesinin ardından Paris Barış Konferansı’nda işgal edilen Arnavutluk toprakları, 1912 haritasında belirlendiği gibi geri verildi. Fakat İtalyanlar Arnavutluk topraklarını savaşın bitmesinden 2 yıl sonra (1920) terk edebildiler.
Arnavutluk aynı yıl Milletler Cemiyeti (bugünkü Birleşmiş Milletler)’ne katılsa da ülke içindeki siyasi istikrarsızlık devam etmekteydi. Öyle ki 1921 Nisan- Aralık aylarında beş kez hükümet değişmişti. 1922’de Başbakan olarak seçilen Ahmet Zogu ise iki dönem (1922-1924, 1925-1938) Arnavutluk’ta bir dikta rejimi kurmuştu.
Ahmet Zogu, özellikle ikinci kez ülkenin başına geçtiği zaman tavrını daha da sertleştirmiştir. İtalya ile yakınlaşan Arnavutluk, artık İtalyanlar tarafından sömürülüyordu. Ahmet Zogu ise İtalyanlardan aldığı güçle kendisini kral ilan etti (1928). Cumhuriyetin kurulduğu dönemde başlayan Türkiye- Arnavutluk ilişkileri ise rejim değişikliği nedeniyle kesildi. Arnavutluk’ta siyasi birliğin sağlanması ile 1931 yılında kesilen ilişkiler tekrar kuruldu.
Bu sırada Zogu tarihi bir hata ile İtalya ile olan ilişkileri kesmiştir. 1934 yılında da Yugoslavya ile bir ticaret antlaşması imzalamıştır. İtalya’da o zaman iktidarda bulunan faşist hükümet, Arnavutluk’a bir ültimatom vererek sınırları içinde bir İtalyan müfrezesi bulundurmayı ve bir ticaret antlaşması yapmayı emretmiştir. Zogu, bu ültimatomu reddetmiştir. Bu da Zogu döneminin sonu olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Hitler’in desteğini alan faşist Mussolini, 100.000 kişilik bir ordu ile sadece 5 günde Arnavutluk’un tamamını işgal etmiştir. Zogu döneminden itibaren ülkeyi sömüren İtalyanlar için bu işgal çok kolay olmuştur.
Askeri açıdan beceriksiz bir komutan olarak anılan Benito Mussolini’nin Yunanistan işgali başarısız olunca ve Arnavutluk’tan çekilince bu kez Hitler yönetimindeki Almanlar, Arnavutluk dahil tüm Balkanları işgal etti. 1941 yılından itibaren ülkede ortaya çıkan farklı gruplar, Alman işgaline şiddetle karşı çıkmıştır. Nitekim Zogu’yu destekleyen Binbaşı Abbas Kupi önderliğinde toplanan Meşruiyet Hareketi, milliyetçilerin oluşturduğu ve Mehmet Şehu (Shehu) önderliğinde toplanan Ulusal Cephe ve Enver Hoca önderliğinde solcuların ve komünistlerin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Hareketi gibi gerilla faaliyetleri oluşmuştur. Alman işgali sona erdikten sonra Enver Hoca, diğer iki gruba üstünlük sağlayıp ülke yönetimini ele geçirmiştir. 26 Mayıs 1944’de Enver Hoca başkanlığında geçici hükümet kurulmuş ve 29 Kasım 1944 tarihinde (Arnavutluk’un Milli Günü) bağımsızlık Dünya’ya duyurulmuştur. Arnavutluk Halk Cumhuriyeti ise 11 Ocak 1946 tarihinde kurulmuş ve Enver Hoca Devlet Başkanı olmuştur.