يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (2/Bakara: 183)
Fıtrî imanın en büyük ve en manalı tezahürü Ramazan ve oruç, imanda vahdeti, fikirde vüs’atı, ibadette mehâbeti gösterir.
Gıybet, haset, nefret gibi mezmûn şeyler böyle bir disiplin sayesinde bertaraf edilir. Oruç, gönüllere şehrâyinler, bayramlar getirir.
Madenler gerçek değerlerine yükselebilmeleri için nasıl bir tasfiyeye muhtaçsalar, insanlar da gerçek değerlerine yükselebilmek için tezkiye-i nefse, tezhîb-i ahlâka muhtaçtırlar.
تحلية بعد التخلية
“Boşaltmak sonra donatmak…”
İnsanlığa yakışmayan duygu, düşünce ve işlerden soyunanlar; insanlığa yakışan duygu, düşünce ve işlere boyanırlar.
İşte Ramazan ve oruç bunlara kapı aralar…