Balkan coğrafyasında ülkeler her ne kadar istedikleri bağımsızlıkları alsa da yaşadıkları ekonomik problemler ülke vatandaşlarını göç etmeye zorluyor. Çoğunlukla Almanya, Avusturya ve İsviçre gibi ülkelere göçen Balkan sakinlerinin amaçladıkları tek şey ise daha iyi bir refaha sahip olmak.
Hırvatistan haricindeki diğer Balkan ülkeleri AB’ye girme konusunda sıraya girseler de şu anki ekonomik tablo hiç de iç açıcı değil. Yaşanılan bu mali kriz sadece mali olarak değil; aynı zamanda siyasi istikrarsızlığa da yol açmakta. Belki de şu anda Bosna-Hersek’te yaşanan etniklerarası karmaşanın sebebi de budur. Ayrıca geçtiğimiz yaz Türk Lirasının da değer kaybetmesi ülkeler adına negatif bir durum oldu. Euro’nun TL’ye karşı yükselişinden sonra Türkiye’ye daha önceki yaz mevsiminden çok daha fazla turistin gelmesine neden oldu. Hırvatistan ve Karadağ gibi yaz sezonundan para kazanan ülkeler bu durumdan etkilenmiş ve hatta Hırvatistan hükumeti durum ile alakalı isyan edercesine bir haber yayınlamıştı. Haberde turistlerin niçin kendilerini değil de Türkiye’yi seçtiklerine bir anlam veremediklerini dile getirdiler. Öyle ki o zamanlardan yaşanan ekonomik bozukluk bu yıla da yansımış ve hatta birçok Hırvat vatandaşı daha ucuz olduğu için çoğunlukla Bosna-Hersek’e geçerek buralardaki marketlerden gıda ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Hırvatistan’a buradan şunu söylemek isterim: “AB olarak yazın euro’yu aşırı derecede yükseltmeniz (o zamanlar 1 TL=8 Euro) kime yaradı? Kendi bacağınıza ateş ettiniz ve şimdi de bu durumdan sızlanıyorsunuz.
Kaldı ki Sırbistan ve Bosna-Hersek’in AB üyelik başvurusu devam etse de şu anda bölgeye tek yatırım yapan ülke Türkiye olmuştur. Bir örnek vererek bu meseleyi açalım: Sırbistan’ın Bosna-Hersek sınırında olan Krupanj adlı bir kasabada Türk yatırımcıların açmış oldukları tekstil fabrikası 300 işçiye ekmek kapısı olmuş durumda. Çünkü Türkiye hala daha Osmanlı ruhunu kaybetmedi ve bu ülkeler de bu ruha çok büyük özlem duyuyorlar. Bu tezimizi Sırbistan eski Başbakanı İvica Dadic’in “Keşke zamanında Osmanlı’ya isyan etmeseydik.” sözü desteklemektedir. Çünkü Osmanlı’nın Balkanlardan çekilme dönemine kadar kısa bir göz attığımızda o zamana kadar hiçbir ırkın birbirine ters düşmediği açıkça görülmektedir.
Öte yandan teknolojik ve ekonomik olarak daha gelişmiş olan AB ülkeleri niçin buralara yatırım yapmak istemiyor? Çünkü onlar Balkanları kendilerinin arka bahçesi olarak görmekte. Ayrıca bu zamanlara kadar kurgulanan savaşların hepsi de tek bir amaç için olmuştur. O da Bosna-Hersek ve Kosova’da bulunan değerli madenler olmuştur.
Ayrıca Bosna-Hersek’teki çok önemli olan altın, tuz ve gümüş madenleri ülkedeki siyasi görüş farklılıklarından dolayı da işlenememesini çok iyi biliyoruz. Ancak bunu bir şekilde birileri mi destekliyor yoksa bu zenginlikleri kendi paylarına mı almaya çalışıyorlar bunu anlamak zor. Dolayısıyla ekonomik güç zayıflamakta ve ülke vatandaşları zorunlu olarak bir iş bulma umuduyla da gittikleri Avrupa ülkelerinde çok zorlu şartlarda çalışmaktalar. Ancak bu insanlar da bunu göze almış durumdalar.
Kosova’da ülke nüfusu git gide azalmakta. Hükumetin işsizlik sorununa çözüm bulamaması halkı kendi ülkelerinden ayrılıp başka ülkelerin vatandaşlığına geçmeye zorluyor. Bir an önce yapılması gereken önce ülkelerin bağımsızlık konularına ve sınırlarına kalıcı çözümler getirilmeli. Aksi takdirde ülkeler boşalacak. Birilerinin ekmeklerine de yağ sürülecek. Ülke büyüklerinin önce kendi gözlerini sonra da halklarının gözlerini açması gerekiyor. Her şeyin hayırlısı.