Ömer-ül Halveti
Siraceddin Efendi…
Zayıf, yüzü uzunca, ak sakallı esmer bir zât..
Zât diyar diyar gezmektedir. Uğradığı diyardan biri de Elbistan’dır. Elbistan bir diyardır, bir geniş bölge. Zât bu diyara geldiğinde bu diyardaki tüm halk umudunu yitirmiş vaziyette, inancını yitirmiş haldelerdi. Zât ahalinin bu halini önce gözlemledi. Onların halini görünce bir müddet bu diyarda kalmaya karar verdi. Ahali ile tanış oldu. Zamanla muhabbet meclisi kurulmaya başladı. Önceleri bir iki kişi ile sonra meclise katılanlar arttı. Ahali zâtın muhabbetiyle gönülleri neşve içinde dolmaya başladı. Umutları yeşerdi, inançları derinleşti. Zât bu diyarı muhabbetiyle ihya etti. Bu bölge huzur diyarı olarak anıldı. Huzur diyarındaki topraklarda yaşayanlar maddi ve manevi bereketle rızıklandı..
Zât bir gün ânîden o diyardan ayrıldı. Kimse nereye gittiğini nerde olduğu görmedi, bilmedi. Zâtın izine rastlanmadı ancak muhabbetleri ile gönüllerde daima anıldı ve daima ismi zikredildi..
İsmi Siracuddin Efendi idi, Halveti’ye tarikinin 1.Piri zât’ı..