Her cami O’nun mudur ki o taş taş üstüne koyduğunuz her binaya O’nun adını verirsiniz. Her caminin sahibi O değildir.
Ey insanlık, kalemin yazdığı ölçüye riayet edin. Ettiğiniz duaları kabul eden o ifrat ile yükselen Allah değildir. O, hangi caminin içinde aşk dolu nefesler var bilir. Hiç aynı semtte bir cami bulunurken sayıca daha fazla oldurmaya sizin aklınız yeter mi? Neden orasının madde işleriyle O’nun yaşam hakkı verdiği muhtaçlara yardım etmezsiniz? Taşa tapmanız sizin karşınıza bir suret çıkartır ve siz onu görür görmez yere kapanırsınız. Allah’ın adını anarken o tüyleri ürperen ve inanmanın inceliklerini gösteren O’nun o latif kulları var ya, işte İslâm’a hizmeti onlar yapar.
Her şeyde aşırıya meyili engelleyen vahiy, size konuşmadı mı, size anlatılmadı mı? Kalem, size tek tek O’nun emirlerini bildirmedi mi? Şimdi yapılmakta olan o cami inşaatlarından kim razı? İmkânlarınızı insan eğitmeye harcayın. O zaman rızaya eren O’nun kulları olursunuz. Şimdi kulağına fısıldanan harfleri işiten ve içine yazılan vahyi O’nun kurban ettiği vücudundan size O’nun duyurduğu o latif kulları duydu ve işitti ve bu gerçekleri kim bildi? Bilen O ve sizin kulaklarınızın işitmesini de O hak etti. Duymayanların işitmesi olabilir mi, işitmeyenler dinleyebilir mi?
Bir de “Allah istemedi”, derler ve ağızlarında bir lokma gibi çiğnerler, “kısmeti yok” derler. Bunu deyişinizi O men eder.
O, insanı halk etti ve ona Hakk dedi. Kısmetsizliğiniz kendi topuklarınızın çıkardığı o yüksek boş sesler sebebiyledir. Deyin ki: “Dost vârlığına uyan dirilir.”. Deyin ki: “Uymayan ölür!”. Bu ince düşünenler için ne ibretlik misallerdir, alıp sadrınıza koymak sizin amelinizdir. Allah işiten ve görendir. HŞY