Katıldığım bir sempozyum sonucu şu konu aklıma geldi. Neye göre batı neye göre doğu?. Evet sizce neye göre?
Dünyada neredeyse çoğu tartışmanın, anlaşmazlığın nedeni bu. Batı doğu arasındaki rekabet, çelişki, senin benim davaları böyle sürüp gidiyor. Alanında ün yapmış ve çok kıymetli hocalarımızdan dinlediğim bildirilerin bir çoğunun sonucu bu soruya varıyordu zihnimde “neye göre?, neden bir ayrışma gerekli?”
Bütün bu bahsettiklerimin nedeni ben denize göre bu ayrışma. Okuduğum Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuar’ı Türk müziği bölümünün koordine ettiği sempozyumun konusu “40. Vefat yılında Ferid Alnar”. Haliyle tema hayatı, eserleri ve müziğiydi. Şahsiyetin eserleri doğu batı sentezi amaçlı yapılmamıştır. Kendisinin böyle bir amacının olmadığını Cumhuriyet dönemi önemli sanatçılarından olan Alnar’ın asıl amacının Türk müziğinde geleneği koruyarak gelişimi sağlamak olduğunu anladık. Eserleri o kadar muazzam ki dinlerken bu eserler bir Türk bestecinin eserleri deyip gurur ve mutlulukla doluyorsunuz. Ama maalesef yaşadığı dönemde kıymeti bilinememiş. Neden mi çünkü eserleri Türk müziği izlerini fazlasıyla taşıyor da ondan. O dönemde tamamen bir “batılılaşma” eğilimi olduğundan. Ama kendisinin eserleri dünyaya açılmış ve büyük beğeni ve takdir toplamıştır. Demem o ki bu muazzam kanuni, besteci ve orkestra şefi şahsiyetin kıymetinin bilinmemesinin büyük çoğunlukta nedeni dahi bu batı doğu meselesi. Sizce de yazık değil mi? Şahsiyetini doğru kaynaklardan okuduğunuzda, dinlediğinizde ve eserlerini dinlediğinizde neden yazık değil mi diye sorduğumu ve neden bu konuya değinmek istediğimi anlayacağınıza eminim. Kendisini rahmet ve saygı ile anıyorum.
Bize göre batı Avrupa, doğu ise Asya ve Orta Asya. Ama mesela başka bir ülkeye göre bu tamamen farklı, Japonya’ya göre de biz batıyız.. Çünkü dünya bir yuvarlak ve biz bu dünyanın içinde çok küçük insanlarız. Aslında düşündüğümüzde şöyle bir mantıklı şekilde o kadar absürt bir ayrışma ki tamamen bir şeyleri farklı gösterme çabasından kaynaklı yapılan büyük bir hata. Ve daha sonrasında bu yüzden çıkan bir sürü ayrım tartışma vb. olay. Mesela ilk çağlarda müziğe dair kanıtlar ilk olarak Mezopotamya’da MÖ.4000 de görülmüştür. Ama çok yıllar sonra müziğin gelişimi yani teorileşmesi, belgelenmesi gibi olaylar MÖ.2 yy. da Antik Yunan’da gelişme göstermiştir. Burada demek istediğim Yunanların Mezopotamya’dan ve ondan sonra geliştiren Mısır ve Afrika kabilelerinden çıkan müzik ile ilgili verileri, çalgıları geliştirmesidir. Yani önceyi sadece önce olarak görüp “bunlar doğunun yaptığı şeyler bir işe yaramaz biz yepyeni bir şeyler yapalım bunları çöpe atalım” dememişler olanı alıp geliştirmişlerdir. Bu ayrımı daha sonradan insanlar bazı şeyleri birbirinden ayrı tutmak amacı ile yapmışlar. Nedeni ise bence insanoğlunun dünyada durdukça nefsini hasetten uzak tutamaması.
Özetle yapılan bu ayrışma yüzünden bir çok kıymetli şahsiyete de yazık olmakta. Gerek felsefe gerek edebiyat, müzik, matematik aklınıza gelebilecek tüm ilimlerde bu böyle, doğu batı ayrımı söz konusu. Peki bunun bir katkısı var mı? Ben denize göre yok daha çok zararı var. Bu ayrışma olmadan da gelişmeler olur hatta daha güzel olur. İlla bir adlandırma yapmak isteyen olursa da ülke ismi anarak bunu yapabilir. Yukarıda az önce verdiğim örnekte olduğu gibi. Bu başından beri böyle olsaydı eğer her alanda doğu batı diye bir ayrışma yapılmasaydı ben denize göre şimdi dünya çok daha iyi bir dünya olurdu. Çünkü kıymetli insanlar heba olmazdı ve daha çok eser kazandırabilir, daha çok formül gelişebilir yada çok çok iyi felsefi anlayışlar doğabilir, ve daha çok filozof olabilirdi.
Umarım anlatmak istediğimi aktara bilmişimdir. Kuran-ı kerim’de “İnsanoğlu” olarak anılmaktayız doğu insanı batı insanı olarak bir ayrışma yapılmamış. İnsanların eliyle gelişmekte ve hızla değişmekte olan dünyada insanların asıl yapması gereken ise bütün olarak görmek. Yani “Vahdet-i vücut”. Böylece yardımlaşma, merhamet, sevgi ve hoşgörü gibi duygular tazelenerek artacaktır. Vesselam.