Bizim ülkede olduğu gibi kendi ülkesine karşı düşmanlık besleyen ve her türlü yalan ve iftira ile ülkesini karalamaya kalkan insan görünümlü mahluklar hiçbir ülkede yoktur sanırım.
Bir ülkenin vatandaşı olarak kendi ülkemize faydamız olacağına daha çok zararımız oluyor maalesef.
Böyle insanlara düşmana karşı bu kadar karalamak için çalış desen çalışmazlar.
Ülkenin faydasına ne varsa karşı çıkarlar ve karalamak içinde asılsız iftiralar yayarlar.
Bunların en çok kullandığı araç ise sosyal medya…
Önüne gelen yazıyor çiziyor, bunlara inanıp yayanlar ise daha çok ne yazık ki! Hiç doğru mu değil mi diye araştıran yok!
Yine bu yayılan yalanlar arasında Yunanistan’ın ekonomik durumu ile Türkiye karşılaştırılıyor ve Türkiye yeriliyor.
Yunanistan’ın başına Çipras geldi ve birkaç yıldır Yunanistan’ın iflas etmek üzere olan ekonomisini ayağa kaldırmak için çabalıyor.
İktidara gelmeden de bir çok vaatleri vardı. Emekli yaşı düşürülecek, maaşlar artacak, devletleştirme yapılacak, teşvikler verilecek, ücretsiz hizmetler artacak, devletin lüks harcamaları kısıtlanacak..
Bu vaatleri bazı aklı havada olanlar gerçekleştirdi zannediyor ya da yutturmaya çalışıyor.
Bunların tam tersi bir politika şuan güdülüyor. Çünkü devletin borcu o kadar fazla ki artı maliyetlere katlanacak gücü yok.
Yalanları doğrulayalım öyleyse… Emekli yaşı 40’lara düşürülmedi aksine 67 oldu. Asgari ücrette 1500 euro değil 640 euro kusuratında.. Ancak verilen maaşların hepsinde %20-50 arasında kesinti yapılıyor. Maaşlarını alamayan memur ise çok fazla ve her gün bir grev yapılıyor.
Ayrıca devletleştirme yerine devlet kurumları dahi özelleştirilmesi konuşuluyor. Sağlık çalışanları grevde çünkü maaşları ödenmiyor. Haliyle hastahanelerde sağlık hizmeti aksadığı gibi ilaçların bulunmasında zorluk çekiliyor.
Her geçen gün her ne kadar AB’den destek alınsa da Yunan ekonomisi küçülmeye devam ediyor.
Bunları görmeyenler de Yunanistan’daki demokrasiden ve ekonomiden bahsederek Türkiye’yi yeriyor.
Soruyorum Türkiye’de kim maaşını alamıyor ya da maaşında yarıdan yarıya kesinti ile karşılaşıyor. Kim hastahanede sağlık hizmeti alamıyor ya da ilacını bulamayan var mı?
Bizdeki eğitim ücretsiz oluşu hiç mi görülmüyor?
İflas etmek üzere olan bir ülke ile yılın ilk döneminde %5 büyüme yapmış bir ekonomiye sahip Türkiye’yi karşılaştırmak aklı yetersizlerin işi olsa gerek!
Lütfen böyle safsatalara kanmayın!
Gelelim diğer iftira ve yalanlara…
Bildiğimiz üzere ülkemiz bor madenleri açısından en zengin olan ülkedir.
Bor madeni ise geleceğin en değerli madeni..
Birileri çıkıp ortaya “Bor madenleri özelleştirildi, yabancılara satıldı” diye yalanlar atıyor. Bor Madenlerinin işletmesinden sorumlu tek kurum Eti Maden İşletmeleri de bunun yalan olduğuna dair açıklama yapıyor.
Bor madenlerinin özelleştirildiği de satıldığı da yok lakin bunu uyduran Mühendisler Odası olunca insan hangi alemde yaşadıklarını merak ediyor!
Deseler ki ülkemiz bor madeninde çok zengin, bu daha iyi bir şekilde değerlendirebilir. Bu madenlerle ilgili araştırmaları arttıralım, teknolojimizi geliştirelim, bor madeniyle çalışan arabalar, makinalar, uçaklar üretelim.
Böylelikle petrole olan ihtiyacımız azalsın, bunun içinde projeler geliştirmek istiyoruz bize devlet destek olsun deseler amenna..
Devlet destek olmazsa o zaman olmuyor diye meydanlara dökülseler yine amenna..
Lakin bu odanın işi gücü yalan iftira üretmek olduğu için proje üretmeye zaman kalmıyor maalesef.. Hem birkaç proje üretirlerse ülkeye faydaları dokunur bunu da ağababaları istemez.
Diğer bir yalan da Kanal Projesi üzerinde…
Trakya halkını galeyana getirelim bir ayaklanma çıksın bu projede engellensin planları kuruyorlar.
Trakya Asya’dan kopartılıyormuş beyler duymuyor musunuz(!)
Cehaletin açık ve seçik kanıtı bu olsa gerek!
Avrupa Yakası Anadolu’dan boğaz geçti diye koptu mu da Trakya kopacakmış.
Ayrıca Kanal Projesi ile Boğaz geçişlerinde üstünlük sağlayacağımız hiç mi düşünülmez?
Süveyş Kanalının yılda kaç dolar getirisini bilmeyen Kanal Projesine saçma sapan nedenlerden dolayı karşı çıkar!
Kanal Projesinin tamamlanması halinde hazinemize 8 milyar dolar girdi olacak.
Ayrıca Boğazlar üzerinde Montrö anlaşması ile bağımsızlığımızı kısıtlayan sınırlamalar bu şekilde ortadan kaldırılmış olacak ki aynı zamanda Boğazdaki yoğunluk ve kir de azalacak.
Bu kanalın üzerinde 7 köprü inşa edilecek hani Trakya kopacak diye tedirgin olanlar var ya artık seçsinler beğensinler hangi köprüden geçsek diye!
Türkiye bu proje ile önemli bir jeo-ekonomik konum kazanacak.
Anlayacağınız Trakya yabancılara devredilmeyecek! Kıbrıs belki 49 yıllığına İngiltere’ye devredildi ama İnönü istemeyip tamamen haktan vazgeçince daimi bir süreçle onlarda aldı. Trakya’nın böyle bir konumu olmadığı gibi bugün topraklarından zerresini vermeye niyetli olmayan babayiğitler var ki kimsenin şüphesi olmasın Trakya her zaman Türkiye’nindir ve Türkiye’de kalacaktır.
Cehalet mi desek, düşmanlık mı desek, hainlik mi desek ne desek yetersiz kalıyor.
Böyle mahlukların sosyal medyada yazıp paylaştığı, televizyonlarda asılsız konuştuğu programlara ve yazılara aldanmayalım.
Ülkemizin yararına ne olacaksa bu zihniyet karşı çıkarak engellemeye çalışıyor çünkü tasmaları maalesef ki emperyalist güçlerin ellerinde!
Nereye çekiyorlarsa bunlar da oraya saldırıyor.
Bunlara en güzel cevap araştırıp okumak ve yazarak, konuşarak hakikatleri gün yüzüne çıkarmaktır.
Yoksa yalanlar bir gün büyür de büyür hakikatin yerine geçer ki bizim işimiz batıl olanla değildir.
Hakk’ın batıla galip gelmesi bize emrolunmuştur.
O halde emrolunduğumuz gibi olma vaktidir vesselam…