15 Ocak büyük şair Nazım Hikmet’in doğum günü idi. Mevlevi olan dedesi Mehmet Nazım Paşa (öl.1926)nın etkisiyle Tasavvuf’tan ve Mevlana’dan etkilenmişti Nazım. Şöyle yazmıştı:
Sararken alnımı yokluğun tâcı
Gönülden silindi neşeyle acı
Kalbe muhabbette buldum ilacı
Ben de mürîdinim işte Mevlânâ (Nâzım Hikmet, İlk Şiirleri Şiirler 8, 1997, Adam Yay., s. 100)
Daha sonra marksizmin ve materyalist dünya görüşünün etkisiyle Mevlânâ’ya cephe alır ve şöyle yazar Nazım:
Bir gerçek âlemdi gördüğün ey Celâleddin, heyûlâ filân değil,
Uçsuz bucaksız ve yaratılmadı, ressamı illetî-ûlâ filân değil.
Ve senin kızgın etinden kalan rubailerin en muhteşemi:
‘Suret hemi zıllest…’ filân diye başlayan değil… ” (Nâzım Hikmet, Şiirler 3, 1997, Adam Yay., s. 209)
Nitekim kendisi de Vâlâ Nureddin’e yazdığı bir mektupta, “Görüyorsunuz ya, polemiği ve kavgayı Hazreti Mevlânâ’ya kadar götürdüm. Hazretin ‘Suret hemi zıllest…’ diye başlayan ve dünyanın bir hayalden, gölgeden ibaret olduğunu söyleyen bir rubaisi var, benimkisi yüzlerce yıl sonra hazrete cevap.” (Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevinden Vâ-Nû’lara Mektuplar, 1970, Cem Yay., s. 24)
İleri yaşlarında Nazım tekrar Mevlana’ya yakınlaşır: Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanında Mevlânâ’yı, tematik güç durumundaki roman kahramanı tarafından olumlanan, hatta bir büyük şair var, mistik, ama çok büyük” şeklinde yüceltilen bir sanatkâr kimliğiyle sunar. (Nâzım Hikmet, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, 11. bası., 1997, Adam Yay., s. 10, 11, 72, 140)