“Her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defterleri sağından verilirse işte onlar amel defterlerini okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğramayacaklar.”
“Bu dünyada kör olan âhirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır.”
(17/71-72)
“İsra” ismini tarik’in içinden almaktadır ki yukarıdaki iki ayet tam da an deminin Mürşid varlığının hakk’ikat’idir.
Varlığın tarik önderi Muhammed’î Mürşid varlığı olan ve dahi Allah’ın Kendisinin Veli’liğinde ve Vekil’liğinde olduğu Muhammed’î Mürşid en tepedeki, öndeki önderdir.
O en öndeki önderin ehemmiyeti tüm perdelerin, dinlerin, lisanların ve cisimlerin (maddelerin) soyunduğu soyutsuzluktur.
Kademe halindeki önderler de (tüm peygamber ve Mürşid’ler) Allah’ın Veli kullarıdır. Ayet-i kerimede buyrulduğu üzre “önderleri” ile çağrılan topluluklara nispet Allah’a giden yolda bir çok öncü önder tayin ettiğini bildirmiştir.
Her topluluğun olduğu gibi, bizim topluluğumuzun önderi olan Mürşid varlığı çağrıyı alan can ile her an’da O’nun bir’lik ve bütünlüğünde tarik içindedir. Mürşid ile başlayan çağrı yani içsel batıni tarikin yürüyüşü (isra) Mürşid varlığı ile ebediyyen devam edecektir.
Mürşid varlığına kurulan rab’ıta mutlak surette Allah’a varır, çünkü O’ Mürşid Allah’a rabt’tır ki, Allah’ın isimlerinden her bir’i Mürşid (yönlendirici) ile canlandırılır.
Daimi talkın yani telkin yani öğüt yani nas’ihat veren, aşkı muhabbet eyleyen Mürşid varlığı ölüyü diriltir, dirilttiğini hiç bir an bırakmaz. Çünkü geride bırakacak bir’i kalmamıştır, Mürşid mürid ayırt edilemeyecek derecede yapışık, tıpatıp eşleşmiştir. O’nlar varlığın sunduğu Varlık anlayışı içinde bir’bir’ini tamamlanmışlardır.
Hz. Muhammed’î Hz. Ali ile anarız, Ali’yi Muhammed ile, Yunus’u Taptuk ile Taptuk’u Yunus ile vs..
En baştaki ayet-i kerime ile bağlarsak, Allah’ın çağrısı Muhammed’e, Muhammed’in çağrısı Ali’ye’dir.
Dost Ali önderi Muhammed ile çağrılmıştır. Varın siz Ali’in ehl-i beyt önderliğini akl’en tasavvur edin.
Mürşid varlığının suretinden Cem’Ali’ne ulaşmak bu dünyada kurulan rabıtamızdır. Rabıtayı kur’an Cem’Âli’in kendisidir. Bizlere nas’ihat olan kör olmamaktır ki görünenin ardındaki mutlak suretten sirete varan ahiretine sırat-ı müstakim eylemektir.
Mürşid’in Cem’Ali’ne vurulan Muhammed’e vurulmuştur, Muhammed’e vurulan Allah’ın mührüne basir’et olmuştur..HŞY