İsimlerimde saklıyım diyor Hakk, ismim ile tanı BEN’İ Aşk’tan başla ilk aklını yak, tüm isimlerim Sen’de gizli var’lığına Var’lık kat..
Akıllara sığmayan insanın varoluşu mânâ kazanmak için dünyevi olan aklı terketmek ile yola çıkar, insan akılla kavrayamadığı içsel öğretiyi reddeder, orada şey’den başka bir anlayış yoktur, olmayanı nasıl kabul etsin..
An’layışın oluşması için dünyevi olarak zamana ihtiyaç vardır, kimine 20 kimine 30 kimine 40 diye böyle uzar gider, uzatılan an’lar insanin hem lehine hem aleyhine işler.
Merakın Hakk var’lığına ise ne âlâ, Var’lık O’nundur O’ Sen’i beklemekte her an’da..
MUHARREM de o isimlerden bir’i, acı bir anlatım ile bilinir ki gerçekten acıdır. Muharrem İnsanın muharebesini anlatır, biat yolundaki yezitleri temizlemek baş vermek pahasına Hakk’ikat’tır..
Sıffın savaşında Muaviyenin yaptıklarını hatırlayın hz. Âli’ye, Dost Âli ordusu ile muaviyenin karşına geçti Hakk’ikat ile, müşrikler kur’an sayfalarını okların ucuna sapladı korku içinde, kur’an ile aman dilediler sözde kendilerine, hz. Âli kur’an’ı Muhammedî var’lığı yaşayan tek Hakk’ikat’li Dost idi o dönemde, ordusu biz kur’an sayfalarına karşı savaşmayız dediler kur’an’dan hayy’at eyleyen Âli’ye…
Allah ile kandırılmak denir bu hadiseye, ey ordu ey mümin insan yaşayan kur’an var senin önünde, buna rağmen dediklerime uymuyorsanız biat’ınız tehlikede, savaşmayıp geri döndüler onlar kandırdılar kendilerini kendileriyle, uyanık olup Hakikati göremediler Âli’de..
Bu hadise de yezite bir örnek bir tasvir sadece, yaşamındaki toplumun, eşin, evladın, malin mülkün bir muaviye bir yezit oluyor geçiyorsa biat’ın önüne..
Kur’an Muhammedî tarik aktarımıdır. kur’an’ın uzantısı olan ehli beyt (Muhammedi bağ’ın silsilesi) an’layışını içsel tarikte yaşamadığımız sürece hersey semboliktir, yaşanan olaylar, çıkan savaşlar, özellikle kerbala bu olayı an’dığımız şu günlerde bize ne katmaktadır..
Muharrem ayının kerbelayı an’mak, gece yapılan ibadetler gibi bir geceye mi mahsus kalıyor, kandil geceleri gibi zaman mı bekleniyor, rücu miraç gibi belli geceler mi gözleniyor, senede iki kere bayram mi yapılıyor, bunların hepsi zahirin zann’ları..
Yezit kimdir, yezite boyun eğmeyen biat etmeyen imam Hüseyn hadisesinde, içimizeki MuahammedÂli Aşk’ına tutulmak en yakınımızı yezit yapabilir mi, yani Sen bir yöneliş ile Hakk Dost var’ligina gönül veriyorsun, en yakının olan esin çocuğun annen baban sana diyor ki hayır oraya gitmek yok, ibadet yok, dergâh koşturmak yok, yani biatin gereğini yerine getirmek yok, ne bu Aşk, benimle ilgilen benim yanımda Dost Mürşid var’ligindan Aşk ile bahsetme, an içinde yaşanılan bu kısıtlamalar yezitle olan savaş olabilir mi, ama bireysel ama toplumsal yezitin karşısında kıyama durabildik mi?…
Fakirin şu an ki anlayisi şu ki hicbirsey yasanmıs geçmiş değildir, hersey şu anda yaşanmaktadır, OKU kelamini çok iyi okumalıyız, kur’an neden OKU kelamı ile başlıyor, düşünün demiyor, ibadet et demiyor, zikir ehli ol ya da başka bir uyarı ile başlamıyor da kur’an neden OKU diye başlıyor, ve ümmiye diyor, bu başka türlü okumak olsa gerek, harfsiz yazısız sessiz bir okuma, bir yazılım gibi sanki düşünce gönül daim resetleyip indirmekte..
Gönüle sefer er’lere şerbettir, yezidin tersliği cihad-ı muharebedir, acı olanı sunar ol merhemdir, Hakk’ikat’ten bilirsek yok’luğun acısı yok hükmündedir…
Maneviyatın mânânın tüm isimleri ay’lar geceler dahil teslimiyet sergileyen mümin kul içindir, bu sembolki kavramlar içsel tarik eyleyenin bilinç katmanlarıdır..