Kısa bir aradan sonra tekrar merhaba. Tevafuk ya, en son yazılarımızdan birinde Arnavutluk’taki depremden bahsetmiştik. Cuma akşamı Elazığ Sivrice merkezli bir deprem yaşadık. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar dilerim.
Yazımıza Abdürrahim Karakoç’un ‘Vatan ve Biz’ şiirinden bir alıntı ile başladık. Dualarımızla ve yapabildiğimiz kadar imkanlarımızla vatandaşlarımızın yanında olacağız, olmak zorundayız. Biz bir evde yaşıyoruz, bu vatan bizim.
Hemen söylememiz gerekiyor ki bu yazı siyasi içerikli bir yazı değildir. Sadece dikkatleri çekmemiz gereken bir husus vardır.
Ne yazıktır, içimizde öyle sinsiler peydah olmuş ki; sosyal medyayı takip ettiğimizde içimiz kan ağlıyor. Depremden ve oradaki vatandaşlarımızın zor durumundan siyaset devşiren şaşkınlar, ırkçılık düşüncesi tavan yapmış zavallılar hemen ortaya çıkıverdi.
İki paragraf üstte aynı evde yaşıyoruz dedik. Vatan bizim evimizdir. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut… Hepimiz bu evde yaşayan insanlarız. Neden birini ötekinden ayrıştırıyoruz ki? Nerede kaldı bizim merhametimiz? Yok siyasi partiler yardımı onaylamamış, yok efendim devlet vergiyi düşündüğü için depremin şiddeti küçük gösterilmiş… İnşallah yargımız tüm bu haddini ve kendini bilmezlere gerekli cezayı verecektir. Bu, ifade özgürlüğü değil, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmektir. Bunlar sözde okumuşlar, sözde meşhurlar. İki gün daha isimlerini zikrettirecekler diye temiz suyu bulandıranlardır. Yangına benzin dökenlerdir.
Halkımıza gerekli tüm yardımlar yapılmaktadır. Yiyecek ve özellikle bu mevsimde çok önemli olan barınma gibi ihtiyaçları sağlanmaktadır. İnşallah kısa zamanda yeni konutlar da inşa edilecek ve vatandaşlarımız yeniden bir yuva sahibi olacaklardır.
Tüm bu dileklerimizle, Cenab-ı Hakk’tan vatandaşlarımız için kolaylıklar dileyerek bugünkü yazımızı nihayetlendiriyoruz. Dileyelim ki mesajlar gereken noktalara iletilir.