Bugün Almanya’da yapılan seçimleri değerlendirmek istemiştim. Merkel’in nasıl ‘Morkel’ olduğunu paylaşacaktım sizlerle. Fakat bilgisayarıma oturduğum vakit “sanırım yine dayanamayacağım” dedim. Türkmen kardeşlerim aklıma geldikçe Almanya’yı değerlendirmekten vazgeçip son kez Irak’taki zorbalık referandumunu ele almak istedim.
Irak’ta bugün yapılacak referandum öncesinde dün Diyala kentindeki Türkmenler ve Araplar yıllardır beraberce yaşadıkları ülkelerinin bölünmemesi için bir araya geldi. Referandumun hukuksuz olduğunu ve sonuçları tanımayacaklarını tüm dünyaya haykırdılar.
Lider olacak bir kişi, bölgesinde bulunan tüm halkın isteklerine kulak vermelidir. IKBY lideri Barzani, Türkmen ve Arap nüfusa rağmen Kuzey Irak’ı, Irak’tan ayırmaya çalışıyor ve bugün tüm dünyanın gözü kulağı Erbil’de olacak.
Barzani’ye herhangi bir şey söylemeyeceğim; zira dün Son Uyarı demiştim. Artık tamamen bölgedeki insanların katlanacakları olası haksızlıkları düşünüyorum. Olumsuz düşünmek istemiyorum ama Türkmen kardeşlerim ve yıllarca yaşadıkları birlik beraberliği hayal ettikçe de ümitlerim azalmıyor dersem de yalan olmaz.
Türkmen nüfusunun ağırlıkta olduğu bu bölgede referandum yapmak ve halkın isteklerini hiçe saymak ancak ve ancak bir diktatöre yakışacak bir davranış olur. Yıllarca Erdoğan’a ‘diktatör’ yakıştırması yapanlar! Buyrun gözünüz diktatör görsün! Sakın ola buna halkın isteği bu demeyin. Hemen 7 Haziran 2017 tarihine dönelim. Barzani, siyasi partilerle görüşüyor, birden Türkmen ve Arapların yoğun yaşadıkları kentleri de dahil edip bir sınır çiziyor ve bu bölgelerde de referandum yapılacağını söylüyor. DEAŞ’a karşı halkı korumayı bahane edip peşmergenin elinde tuttuğu Kerkük’te kim nüfus olarak fazla? Hiç o yoğun nüfusa ne istediğini sordunuz mu? Ey Barzani! Bu mu senin demokrasi anlayışın?
Sen ne söylersen söyle, bu referandum bizim sınırlarımız için bir tehdittir. Hiç şüphen olmasın ki senin kuracağın o sözde ülkeyi Türkiye tanımayacak. Oradan gelecek bir çakıl taşına da misliyle karşılık geleceğini de bil. Yıllardır herkes sana sırtını çevirmişken Türkiye seni elinden tutup kaldırdı. Ne için? Dönüp arkasından vurman için mi? Bizim hassas olduğumuz bir konu olan Irak Türkmenlerini hiçe sayman için mi? Dün de yazdık ve antlaşmalardan doğan hakkımızı da kullanırız. Bir sabah uyandığında bir bakmışsın Musul ve Kerkük’te Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı dalgalanıyor. Acaba böyle bir hakkımız olduğunu biliyor musun? Kusura bakma ama seninkisi cahil cesareti.
Kimin arkasına saklandığını ya sen bilmiyorsun ya da biz. O arkasına saklandıkların Filistin’e yardım götüren gemiyi basıp masum insanları katletti. Onlar senin din kardeşin değil mi? O arkasına saklandıkların Filistin halkına yıllardan beri neler yapıyor, bu kadar mı körsün ya hu? O arkasına saklandıkların Müslümanların kutsal mabedini işgal etmeye kalktı. Senin din kardeşlerin bu uğurda canlarını verdi. Bunun vebalini alabilecek misin? Bu kadar mı hoşuna gitti mitinglerinde israilin bayrağını görmek de sırıttın?
Irak Başbakanı Haydar El İbadi de dün referandum sonuçlarını tanımayacaklarını yineledi. Irak’ın siyasi bütünlüğünün ve halkın güvenliğini sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını tekrarladı. Yapılması gereken de budur.
Ey menim Türkmen gardaşım! Sakın merak etmeyesin, bu hukuksuzca ve zorbalıkla yapılacak bu referandumu biz de tanımıyoruz. Biz yine de hayırlısını dileyelim ve öyle dua edelim. “Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler” diyelim ve hayırlı haftalar dileyerek yazımızı noktalayalım.