94 yıl geçti. O günün şartlarıyla bugünün şartları aynı durumda değil.
94 yıl önce imzalanan Lozan’da azınlık hakları, Ege denizindeki sorunlar derken burnumuzun dibindeki adalar dahil hepsini Yunanistan’a verdik.
Tabi bu ileriki aşamada sorunlar çıkardı.
Adalar sorunu, Adaların silahlandırılması, karasuları, kıta sahanlığı, FIR Hattı, Hava Sahası derken Yunanistan ile sürekli bir kriz yaşama halindeydik.
Nedeni ortada!
Lozan ile belirlenen sınırlar, daha sonra yapılan uluslararası sözleşmelerle ülkelere sağlanan haklarla çelişiyordu.
Yunanistan kurnazlık yaparak kendi sınırlarını genişletme ve Türkiye’nin haklarını ihlal etme tanımama gayesi içinde hareket etti.
Dolayısıyla Türk-Yunan ilişkileri bir türlü ısınmadı.
Hep sorunlar rafa kaldırıldı.
Bugünlerde Yunan tarafından Lozan mevzusu açılınca da Cumhurbaşkanı Erdoğan “öyleyse gerekeni yapıp güncelleyelim” dedi.
Yani yeni sözleşmeler yaparak bu ilişkilerimizi genişletelim ve sorunları çözelim.
Lozan’ı baştan yazalım demek değil elbette! Buna hukuki yaklaşanlar “böyle bir şey” olamaz dedi. Ancak Erdoğan’ın sözlerinin irdelenmesinde fayda vardır.
Haklıdır.
Lozan’da Türklere tanınan hakları bile yerine getirmeyen Yunanistan’ın Türklere yaptığı baskı ve nedeni bilinemeyen ölümlerle yıldırma politikalarına artık dur denilmeli.
Lozan uygulamaya koyulduğu gibi daha da genişletilmeli.
21.yüzyıldayız. Henüz 20.yy’ın şartlarına göre oluşmuş bir anlaşmayı dahi uygulamaya koymayan bir taraf Lozan’dan bahsederse haksızlığa uğramış taraf Türkiye’de iç siyasetteki güçlülüğün verdiği dirayetle öyleyse hodri meydan der!
Tabi bu meydan okuma çok dikkatli düşünülerek ve stratejik adımlarla desteklenmelidir.
Kamuoyu bazında baskılar oluşturulmalı, algılara yönelinerek gereklilikler anlatılmalı ve Yunanistan ile masaya yeniden oturulmalı.
Batı Trakya Türklerin hakları, artan ırkçıklık ile maruz kaldıkları muamele, zorla el konulan gayri menkulleri, öldürülmeleri, ticaret ile uğraşmalarına izin verilmeyerek yoksulluğa terk edilmelerinin faturası çıkarılmalı.
Dibimizdeki adalarda silahlandırma yapılmasının anlaşmayı ihlal ettiğinin hesabı sorulmalı.
Türk uçakları ve Türk gemilerinin Ege’ye açıldığı her zamanda uluslarası sularda sürekli Yunanlıların tacizlerine uğramalarının hukuki olarak çerçevesi çizilmeli.
Hani Yunanistan hukuk devletiydi ya hani Yunanistan çok demokratikti ya öyleyse gereğini yapması için Türkiye’de haklı yönde baskı kurmalı.
Demokratik ve hukuk devletiyiz denilerek Batı Trakya Türklerine dini inançlarını özgürce yaşamama, kendi imamlarını bile seçememeleri söz konusuysa o hukuk da demokrasi de laftadır lafta!
Elbette bu dile getirilecek ve iki yüzlülük ortaya çıkarılacak, çıkarılmalı da!
Yunanistan’ın bunca haksızlıkları karşısında baş kaldırmaya hakkı olmadığı gibi takati de yoktur.
Bu durumda Türkiye bastırarak hem soydaşların hem de kendi haklarını almalıdır.
Medya olarak bunun üzerine gidilmelidir.
Saçma sapan Edoğan çıkış yaptı Yunanistan Cumhurbaşkanı ezildi büzüldü, korktu, ne diyeceğini bilemedi, yüzü bozuldu gibi şeylerle bu diplomasi yürümez!
Biraz olsun siyasi olarak da Yunanistan Cumhurbaşkanının konumuna saygımız olsun. Bu bizim zihinsel olarak ezikliğimizi göstermekten başka bir şey değildir. Ucuzlaşmaya gerek yoktur.
Güçlü bir devlet ve tebası bu bakışla yaklaşmaz insanlara!
Yunanistan Cumhurbaşkanı seçilmiş bir Cumhurbaşkanıdır ve tavrı mülayim olmasından dolayı duruşu öyledir. Bunun üzerinden yürümek bize bir şey katmaz aksine prestijimizi sarsar.
Medyanın bu konuda çok dikkatli olması gerekmektedir. Gereksiz yorumların hiç yeri değildir!
Velhasıl kelam yıllardır bitmek bilmeyen, uzadıkça uzayan sorunlar Yunanistan’ın bu döneminde aşılırsa Türkiye’nin eli güçlenir.
Batı’daki komşusuyla sorunlarını çözmüş olarak Doğu’ya yaklaşır.
Tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi.. Batı yani Balkanlardaki sorunlar çözülüp orada huzur hakim olunca Sultan Selim Doğu’da kazanımlar elde etmeye başlamıştı.
Tarihten ders alarak yürümek ancak tarihe takılı kalmadan günümüz şartlarıyla stratejik düşünmek her zaman kazandırır.
Biz bunu yıllarca yapmadık, tarihimize sırtımızı döndük, tarihimizi okuyamadık haliyle okuyan Batılılar geldi başımıza çöktü. Üstüne üstlük bir de kendi tarihimizi bize kendi sapkın bakış açılarıyla öğretmeye kalktı.
Ama artık devir değişti, devran döndü.
Türkiye ne eski Türkiye ne de Türk milleti eskisi gibi!
Bizde uyanış başladı öyleyse bunu taçlandırma vaktidir vesselam…