Dünya 20. yüzyıl gibi, 21. yüzyıla da savaşlarla girdi. Geçen yüzyılın iki dünya savaşında devletler savaşmıştı. Gelen yüzyılda ise devletlerden daha çok kültürler savaşıyor. Kültürlerin savaşında, düzenli orduların yerine, hayatını yıkım ve şiddete adamış, intihar saldırılarının ağırlık kazandığı, ordusuz ordular geçti. Dünya geçmişte benzeri olmayan, bütün toplum kesimlerinde, büyük acılara yol açan, terör olaylarıyla sarsılıyor. Terör 21. yüzyılın en büyük sorunu olacaktır.
Her gün binlerce suçsuz insanın ölmesine yol açan intihar saldırıları, kitaplı dinlerin sonuncusu İslam ile birlikte Hristiyanlık, Yahudilik kültürünün dayandığı kaynakların, ayrıntılı olarak incelenmesini zorunlu kılıyor. Bir Allah’a ve farklı peygamberlere inanan kitaplı dinlerin, birbirlerinden ayrıldığı alanlardan daha çok, birbirleriyle birleştiği alanlarda yoğunlaşmadan, dünyadaki savaş fırtınalarını barış rüzgarlarına çevirmek mümkün değildir. Tarihin her döneminde insanlar bilmedikleri kültürlere düşman olmuşlardır.
Avrupa ve Amerika eğitim kurumlarında olduğu gibi, Avustralya üniversitelerinde de İslam kültürünü ve kültürler arasındaki ortak alanları araştıran merkezlerin sayısı hızla artmaktadır. Kültürler arasındaki çatışmaların bir bulaşıcı hastalık gibi, bütün dünyaya yayılması, başta üniversiteler olmak üzere bütün kurum ve kuruluşları, ana kaynakları dinler olan kültürler arasındaki ortak alanları araştırmaya zorluyor. Çünkü bütün ülkelerin farklı kültürlerle, bir arada yaşamak zorunda olduğu bir dünyada barış, kültürler arasında sağlam köprüler kurularak sağlanır.
Farklı kültürlerin yan yana bulunmadığı toplumlarda, hiçbir alanda zenginleşme ve derinleşme olmaz. Kültürler arasındaki farklılık, güzellikte yarışmaya hız ve yoğunluk kazandırır. Birbirleriyle daha güzel olmak için yarışanlar, toplumun bütün kesimlerinde gelişmeye yol açarlar. Farklılığın bütün dünyadaki evrensel simgesi ellerdir. Herkesin elinde beş parmak vardır. Ancak hepsinin boyutları birbirinden farklıdır. Elin iş yapma gücü ve yeteneği, bilekte birleşmesini bilen parmakların farklılıktaki birliğine dayanır.
Parmaklar gibi kültürler de farklılıklarıyla birlikte güzellikte yarışarak, güzelliklerine yeni boyutlar kazandırırlar. Güzellikte yarışmasını bilmeyenler, her alanda çirkinliğin en büyük destekçisi olur.
Seküler kültür kutlu kitaplara düşülmüş kısa bir dipnottur. Dipnotun sınırlarının dışına çıkmayı başaramayanlar, dünyayı güzelleştiremezler.
Güzellikte yarışanlar, güçlerini seküler kültürden değil, kutsal kültürden alırlar. Kutsal kültürün kaynağı kutlu kitaplardır.
Farklı ülkeler ve farklı kültürler arasında en sağlam köprüler,kutsal kültürün kutlu kitaplarla kurulur.
İnsanlığın atalarının yitirdiği Cennet’e giden yolun haritaları kutlu kitaplardadır.
Kur’an kutlu kitapların en başta gelen sonuncusudur.
Mekke şehirlerin Kur’an kitapların anasıdır.