Yetişkin bir kelebeğin yumurtası koydu bir yaprağa… Yaprakta yuvalanan yumurtalar büyüdü, büyüdü minik bir tırtıl doğdu orada… Tırtıl doğar doğmaz başladı beslenmeye… Tabi tırtılın besini yaprak… Ağacın dalında beslendi yapraklardan.. Bir nevi yetiştirdi ağaç onu besledi an be an… Karşıladı tüm ihtiyaçlarını hiç bırakmadan… Besledi, yetiştirdi, büyüdü, öğretti tırtıla… Tırtıl büyüdükçe kendine bir koza ördü öğrendiklerinden… Ağaçtan aldığı bilgilerin yani yaşadığı alemden öğrendiklerini bir kozasında yoğurdu. Ördüğü koza kendini alacak kıvama geldiğinde girdi içine ve kapattı dışardan girişe… Başladı topladıkları ile halvete… Kaldı kendi kendine… Daldı iç alemine… Bir nevi çekildi Hira’sına, Keyf’ine.. Içten içe büyüdü… Kendinden kendine genişledi. Değişime ve asıl doğuma doğru içinde tarik eyledi. En nihai noktasında kendindeki Kendi’nde yok oldu. Sonra doğdu kozasından minik tırtıl hayy’ata… Ama bu sefer tırtıl yoktu ortada… Güzeller güzeli mavi bir kelebekti artık o…
Mavi kelebek kanatlarındaki her bir nakışla, işlemeyle hay’ran bırakıyordu kendine… Öylesine hafif, öylesine huzur saçıyordu çevresine… Mavi kelebek kanatlarını açarak başladı uçmaya… Bekliyordu onu yeşil bir kelebek kapıda… Başladılar yeşil kelebek ve mavi kelebek kendi alemlerin dışındaki alemde yolculuğa… Yeşil kelebek önde, mavi kelebek arkada… Geldiler ormanın ortasına… Yani alemlerin merkezine… Başladılar birlikte karşılıklı uçarak dönmeye… Döndüler, döndüler, döndüler… Her dönüşte daha da hızlanarak devran ettiler. Dönüş öyle bir hıza kavuştu ki ne mavi kelebek ne de yeşil kelebek görünür oldu.
Rüzgâr eşlik etti onlara… Rüzgâr dönüşlerindeki hıza kattı ne varsa etrafta onlara… Uzadıkça uzadı dönüşlerinde rüzgar görünen sadece Bir vardı. Bir varlık, bir enerji… Hareket halinde, daima dönüşte ve bir’in sonsuz uzamasında… Bir anda kelebeklerin dönüşünden dışa doğru o görünen varlıkta bir alev çıktı meydana… Bu alev yeşil bir alevdi. Tüm Varlığın içini ve dışını kapsıyordu. Içinde dönen o enerji yeşil alev ile daha da harlanıyordu. Ve kelebekler o enerjide görünmüyordu ve ortaya sadece Tek olan yeşil alev kaldı. Yeşil alev yanıyordu. Yeşil alev Hak’ikat pınarıydı. Tek olanın bir’den yansımasıydı. Aşk’ın ateşiydi. Akıyordu dem ve dem Aşk yeşilden…
Yeşil alev Dost gönlüydü. Tutuşup yanıyordu. Alev alev tüm yeşilliğiyle akıyordu aleme… Aşk’ından hayy’at sunuyordu. Ölümsüzlüğün suyu fışkırıyordu. Ab-ı Hayat gönüllere akıyordu. Yeşil yeşil Hak’ikat, alemi aydınlatıyordu.
Doğmuştu Anka misali yeniden… Bir’liğindeki Tek’likten… Dost aşk’tı. Aşk Dostu can’a… Kelebeğin bir’liğindeki hiç’likten yol buldu Aşk, Dost’un Yeşilinden… Sen’de katıl kendindeki kelebeğin yolculuğuna çünkü;
“Misalde bir tırtılın kelebek oluşu, hakikatte ken’din içindeki doğuşu..HŞY”
Aşk olan Dost Varlığına selam olsun yeşil’den doğumuna Hu…🦋🥀💚