Celâlini ve cemâlini durmadan sunan Rabbime şükürler olsun…
Her ân teveccühünü bizden esirgemeyen Rabbim âlemlere nasıl da nüfuz eder…
Yağan yağmurunda, açan güneşinde, sımsıcak bir tebessümün içerisinde her zerreden bize bakar Mevlam…
Bu bakışın farkındalığını yakalayanlar ân’a uyumlanırlar ve ân’a uyumlanan için uzaklar yakına gelir…
Bu yakına geliş ile muhabbet çarkına giren kişi daimi bir devrânda cânlanır…
Ve vaktin sahibinden şerbet şerbet sunulan muhabbetin lezzetiyle şadan olur…
Bir de şerbet şerbet akıtılanı içip yine de zehirdir diyenler vardır…
Onlar Şar’dan akan muhabbeti gözü kapalı, kulağı sağır bir şekilde dinlediklerini zannederler…
Sunulanı kendilerince yorumlar ve “Ben bunları zaten biliyorum.” edâsıyla böbürlenerek meclisten ayrılırlar…
İşte onlar ki zannlarınca bir Allah’a tapanlardır…
Halbuki sadece zannda vâr olan bir Allah, kendi nefs putumuzdan başkası değildir.
Ve Allah’ı gökyüzünde arayanlar düşünce semâlarından gönül sarayına akacak yolu hiç bir vakit keşfedemeyeceklerdir…
Onlar kör kuyularda kalmaya mahkumdurlar…
Seslerini nefislerinden başkası işitmez…
Oysa ki Rabbim ne güzel buyurmuş;
“Ben size şah damarınızdan daha yakınım.”
O hâlde kalk yerinden ve Rabbinin sana sunduğu bu muhabbetin karşılığı olan samimiyetini ve sevgini göster meydanlarda.
Ân’da nice kılıçlar çekilir kınlarından bu meydanda der ya O’nun Yârenleri…
Yiğitliğin meydanında çekilen kılıçlar ile sadece Rabbin için mi şehâdeti yudumlayacaksın?
Yoksa,
Nefsin hakir sokaklarında kendince şaha kalkan bir Yezid’in darbesiyle mi nefesini tüketeceksin?
“Cânım fedâ olsun Sana Ya Rabbim” deyişin huzuru ve hayy’atiyeti içerisinde mi cân bulacaksın?
Yoksa,
İsrâ Sûresi’nde “Yeryüzünde kabara kabara yürüme” nidâsını hiçe sayıp benliğinin kölesi olarak mı ölümü tadacaksın?
Karar senin…
Bir düşün…
Boş yere yaratılmadığını idrak et…
Bomboş bir yaşam için verilmiş değil bu nefes sana…
Nefesin içinde Rahman’ın hayy’at enerjisi var…
Sunmuş Rabbim…
Dağıtmış…
Hem de hiç ayırt etmeden kadını, erkeği, çocuğu, bitkisi, hayvanı…
Herkese bir kıymet vermiş.
Düşün…
Sana bahşedilen ve bir nimet olan nefesini hangi uğurda ve ne için TÜKETECEKSİN?
İşte,
Karar senin…
KARAR SENİN
Yorum Yazınız