Avrupa’da mevcut olan, kökeni epey eskilere dayanan bir yamyamlık… Ve yalnızca Ortaçağ’a mahsus olmayan… Aydınlanma Çağı olarak nitelendirdiğimiz zamanlarda bile devam eden bir gelenek…
Neredeyse organize yamyamlık günleri olarak tarif edilecek Haçlı Seferleri… Hristiyan din adamlarının bizzat teşvikiyle gerçekleştirilen vahşetler… Yüzlerce örnek sunabileceğiniz akıl almaz gerçekler…
Funck Brentano’nun Les Croisades (Haçlılar) adlı eserinde gözler önüne seriliyor:
“Antakya önlerinde açlıktan şikâyet eden Haçlılara, Hıristiyan Din adamı Pierre L’Ermite şu tavsiyede bulunur: ‘Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesedlerini toplayın. Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur.’ Haçlılar dediğini yaparlar. Sur üzerindeki Türkler, bu inanılmaz vahşet karşısında gözyaşı dökerler.”
Yine de yamyam, barbar olarak resmedilen biz…
Avrupa, kendi ahlâkî ve coğrafi sınırlarının dışında kalanları günah keçisi ilan etmekte, sömürgeleştirmekte, katliam yapmakta çok başarılı…
19. yüzyıl boyunca sömürgeleşmemiş bir İslâm ülkesi dahi bırakmıyor. 1881’den sonra Osmanlı yarı sömürge durumuna düşüyor. Fakat hiçbir zaman tam olarak ele geçirilemiyor. Avrupa aslında Türk dışındaki unsurların nasıl bir karaktere sahip olduklarını, nasıl elde tutulabileceklerini iyi biliyor.
Protestanlığın kurucusu, Katolik kilisesiyle ciddi sıkıntıları olan Martin Luther bile, Papa ile yalnızca ortak bir düşman karşısında birleşiyor.
“Tanrım sen bize yardımcı ol, Papa ve Türklerin cinayetini engelle! Senin oğlun olan İsa’yı senin tahtından indirmek istiyorlar.” söylemleri sadece Luther King ile sınırlı değil; hakeza Erasmus’un çocuklar için kaleme aldığı ilahiler, Türkleri Herod’la aynı kefede resmediyor. Diğer dikkat çekici bir nokta ise; Avrupalıların ansiklopedi veya sözlük tarzı kaynaklarını incelediğimizde Muhammed’in karşılığı olarak, “Türklerin Peygamberi” ifadesini kullanmaları… Ve tarihe baktığımızda Müslüman olmayan bir Türk devletinin dahi olmadığı…
Yaşanan duraklama dönemi ardından Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle yükselişe geçen bir din…
“Ben” merkezci bir Avrupa ve öteki dediği zaman akla ilk gelen Türkler…
Ayyuka çıkan bir düşmanlık!..
Bunları göz önünde bulundurduğumuzda şu soruların cevabı can alıcı oluyor:
İslamofobi korkusunun altında Türk korkusu mu yatıyor?
Avrupa hala İslam dünyasını bir tek Türkler harekete geçirebilir düşüncesini mi benimsiyor?
Ve en önemlisi…
Neden bu suçlamalar karşısında hayret verici bir şekilde sessiz kalınıyor??
İSLAMOFOBİ Mİ-TÜRKOFOBİ Mİ?
Yorum Yazınız