Osmanlı’yı malûm sebeblerle içimızi karıştırarak yıktılar ki daha sonraki yıllarda devam ettiler. Yahudiler Marshall yardımı adı altında Türkiye’yi kontrol altına aldılar. O gün bu gün kontrol etmeye alıştılar.
Borç adı altında daha çok bağlı olmaya başladık ki her bir yatırımızı plansız programsız bularak sözlerini geçiriyorlardı. Daha sonra borçlar yüzünden ülkemizi yabancı sermayeye açmamızı yatırım yapacakları şirketlere özel imtiyazlar istemeye başladılar. Resmen kapitülasyonlar talep ediyorlardı. Fakat bunu o günün başbakanı kabul etmediği için darbeyle itiraza son verildi. Başbakan kendini çok güçlü zannediyordu, ki borçlarla döşenen asfalt yollar, yapılan camiler onu kurtaramadı.
1980 darbesini de Yahudiler istediler ve yaptılar. Ülkemizin ekonomisi hep onların kontrolü altında yönelitiyordu, onların istekleri oluyordu. Az gelişmiş ülkelere uyguladıklarını bize de uyguluyorlardı ki serbest piyasa ekonomisini talep ediyorlar, ithalatın serbest olmasını diliyorlardı. Dilekleri olmayınca sağ ve sol ideolojik kavgaları körüklediler.
Kıbrıs çıkarması bir oyundu onlar için ki çıkarmadan sonra ambargo uygulayıp halkı sefalete düşürdüler, karaborsacıları zengin ettiler, ülkemiz içine provokatörler vasıtasıyla halkı içeriden kışkırtıyorlardı. İnsanlar sokaklara çıkamaz oldu ki 80 darbesini halk istiyormuş havasına getirdiler ve yine dış güçlerin istediği olmuştu..darbenin olduğu gün her şey bitmiş sokak kavgaları, ideolojik mesele bıçak keser gibi kesilmişti. Oyun tutmuştu. İhtilal hükümeti ve devamı ile kapılar açıldı ve iç piyasaya kurtlar gibi saldırdılar, yerli sanayinin küçük esnafın, çiftçinin rekabet gücünü düşürdüler, ülke Amerikan ve Avrupa mallarıyla doldu ama öbür yandan da finans şirketlerini borç batağına sürülüyorlardı..hem mallarını satıyorlar hem de bizi daha da borç batağına batırıyorlardı.
Kapitalist sistem oturmuş halk uyum sağlamıştı. Güçlü kardeş kültürümüz bozuldu, dost arkadaş aile bütünlükleri bitirilme noktasına geldi, küçük işletmeler yerini büyük işletmelere bırakıyordu. Devlet işletmelerin başına istediklerini atıyorlardı. Ya iflas noktasına getirilip kapatılıyor ya da onların eline geçiyordu. Artık bu da yetmiyordu.
Kürt devleti projesi için düğmeye bastılar ama bunu yapmak için alt zemin oluşturulmalıydı ki oluşturdular ve terör örgütünü kurdular. Sanki tarihimizden intikam almak için vampirleşiyor kan istiyorlardı. Ne acı ki onu da yaptılar. Hala yetmiyor su kaynaklarımıza susuz kalmış mahluklar gibi göz dikiyorlardı.
Onlar için ülkemiz en stratejik konumdadır. Büyük İsrail hayali toprakların çoğu bizdedir. İslam ülkeleri içinde tarihimiz ile öncüyüz. İslamiyet yıkılacaksa ülkemizin toprakları onlar için parçalanmalıdır. Tek istekleri bu bölgeye hakim olup zengin yer altı kaynaklarına sahip olmaları ki tek engel Türkiye olarak görüyorlar. Çıkarları için Türk-Kürt kardeşliğini istemiyorlar, bu bölgede bütünlük oluşmaması için her şeyi deniyorlar, ki aslında Türk birliğinden korkuyorlar. İstikrarı bozacak oyunlar düzenliyorlar ve biz var oldukça bunu hep yapacaklar.
Muazzam bir medeniyetin beşiğiyiz, güçlü bir tarihimiz var. Topraklarımız maden yüklü… Bor madeni bakımından çok zenginiz. Bor gelecekte petrolden çok daha kıymetli olacaktır. Evet, tekrar ediyorum ki Türklerden çok çekiniyorlar, en medeni toplumdur Türkler. Dünyaya yayılmışız aslında, Türk kökenli bir çok topluluklar vardır ki bunların bütünleşmesini katiyetle istemezler, medeniyetimizden kültürümüzden çekinirler. Dünyaya bizi barbar olarak yansıtıyorlar ki bunda da başarılı oluyorlar. Gerçek tarihe bakılsa okunsa hakikat meydana çıkacaktır..
Biz var oldukça onların kalleşliği ne bu topraklarda ne de içimizi kışkırtmaları bitmeyecektir..bu topraklar bize muhtaç, biz insanlık için bu topraklara muhtaç..kalleşce değil, insanlığın gereği olarak yaşayalım, tarihimizden ders alarak insanlığı yaşatalım bu güzelim vatanda kardeşçe.