İnsan özgür değil midir?
İnsan özgür olmayı ister. Özgürce yaşamayı, özgür düşünmeyi, özgürce konuşmayı, özgürce seyahat etmeyi, özgürce kendini ifade etmeyi, özgürce değerlerine sahip çıkmayı, özgürce yazmayı, özgür bir toplumda yaşamayı…
İnsan, özgürce hayatın akışını belirlemek ister… Yalnız kendi özgürlüğünü değil…
Yaşadığı toplumun ve dünyanın özgür olmasını ister. Bunun için da mücadele eder. Özgürlük mücadelesi…
Özgürlükle ilgili insanlarda farklı görüşler olabilir. Bazı kişiler özgürlüğün insanın başkasına zarar vermeksizin kendi olabilmesi, başkalarının doğrularına göre hareket etmek mecburiyeti olmadan kendi doğru bildiğini, kendi düşündüğünü, kendi inandığını yaşaması ve yaşatması olarak ifade etmektedir.
Özgürlük bir söz olarak bir anlam taşımamaktadır, ancak içeriliği varsa, hal ve davranışlarla ifade edilebildiğinde önemlidir.
Özgürlük başkalarını kendine benzetme değildir…
Özgürlüğü bir ahlaki temel değer olarak kabul etmektir…
Özgürlük farklı olabilmektir…Farklılıklara saygı duymaktır…
Kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmadan düşünme ve davranış, serbest, bir şarta bağlı olmama durumunu özgürlük olarak algılamak gerekir. İnsanın her türlü dış etkenden bağımsız olarak kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi olarak açıklanmaktadır.
Halk arasında ise kafasına göre takılmak, kendi bildiğini okumak şeklinde tanımlanıyor.
Özgür olmak, gerçeği bulmak demek, özgürlüğü bulmak, kendini bulmak demektir.
İnsanın gerçek özgürlüğünü bulabilmesi için kendini bilmesi gerekir. Akıl ancak vicdanla birleşirse, hem kendinin hem başkalarının yararına çalışır.
Kendini bilmek, kendini bulmak, özgür olmak ne kadar değerli ve önemli…
Bulunduğun noktada huzurlu ve dengede olmak, kim olduğunu bilmektir…
Kim gerçekten özgür?
Özgürlük doğru kulanılıyor mu ?
Toplumsal kurallara uyarak başkalarını rahatsız etmemek, kimseye ve kendisine zarar vermemek şartıyla dilediğini söyleyebilmek, yazabilmek, istediği eylemi yapabilmektir özgürlük. Aslında özgürlük sorumluluk bilinciyle söz ve davranışın sınırlandırıldığı bir yaşama biçimidir. Bir kişinin özgürlüğü, bir başka kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter.
Toplum içinde yer alan insan sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Başkalarının kendisi gibi istediklerinin ve istemedeklerinin olabileceği bilincinde olan insan, kimseyi rahatsız etmeden, zarar vermeden kişilerin haklarına, zevklerine, inancına, görüş ve düşüncelerine saygılı olmalıdır.
Çoğu kez insan özgürlük adına “ Ben istediğimi arzu ettiğim gibi her bir zamanda ve mekânda yapabilirim” diyerek özgürlük anlayışını ortaya koyar. Bu anlayışın özgürlükle alakası olmadığı bir gerçektir.
Özgürlük anlayışı, her istediğini yapabilme yani sınır tanımama olarak ifade edilmektedir.
Sınırsız bir özgürlük olabilir mi ?
Unutulmamalıdır ki insan özgür ve irade sahibidir. Başkasının özgürlüğüne ve iradesine da saygılıdır.
Özgür olmak ve özgür yaşamak için ilk önce ruhun özgürleşmesi gerek. İç huzuru temin ederek, vicdanı temizleyerek özgürlüğü yakalamaktır. Aslında özgürlük vicdanın temizliğine bağlıdır.
Sevgiden , merhametten yoksun olanın özgür olduğunu anlatabilir mi ?
Fransız şairi Victor Hugo : “ Vicdanınız temizse özgürsünüz demektir”.
Özgür ruha sahip olmak…
Kendini keşfetmek…ve hayatta özgür yaşamak için kapıları açmak…
Güney Afrikalı siyasi lider Nelson Mandela : Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter “.
Ne oldu, insan ruhunu kötülüğe mi sattı ?
Dünyada hüküm süren adaletsizlik, ayrımcılık, ırkçılık, cinayetler, açlık, sömürü, katliamlar, yoksulluk gibi kötülüklerin yaygınlaşması insanın ruhunu nefsine sattığının bir göstergesi değilmidir ?
İnsanlar arasında fitne ve fesat yayanlar, her fırsatta kin ve nefretini kusanlar, zulmedenler, hakaret edenler, nefsine esir düşenler ruhlarını satanlar değilmidir ?
Unutulmamalı ki özgür ve bağımsız bir ruh mutludur !
Ruhun özgür olması…
Ruhunu esir etme…
Ey insan !
Özgürlüğü dışında değil, ruhunda ara. Eğer ruhunu özgür kılmamışsan, bedenini kılsan ne fark eder.
İnsan, özgürce hayatın akışını belirlemek ister… Yalnız kendi özgürlüğünü değil…
Yaşadığı toplumun ve dünyanın özgür olmasını ister. Bunun için da mücadele eder. Özgürlük mücadelesi…
Özgürlükle ilgili insanlarda farklı görüşler olabilir. Bazı kişiler özgürlüğün insanın başkasına zarar vermeksizin kendi olabilmesi, başkalarının doğrularına göre hareket etmek mecburiyeti olmadan kendi doğru bildiğini, kendi düşündüğünü, kendi inandığını yaşaması ve yaşatması olarak ifade etmektedir.
Özgürlük bir söz olarak bir anlam taşımamaktadır, ancak içeriliği varsa, hal ve davranışlarla ifade edilebildiğinde önemlidir.
Özgürlük başkalarını kendine benzetme değildir…
Özgürlüğü bir ahlaki temel değer olarak kabul etmektir…
Özgürlük farklı olabilmektir…Farklılıklara saygı duymaktır…
Kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmadan düşünme ve davranış, serbest, bir şarta bağlı olmama durumunu özgürlük olarak algılamak gerekir. İnsanın her türlü dış etkenden bağımsız olarak kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi olarak açıklanmaktadır.
Halk arasında ise kafasına göre takılmak, kendi bildiğini okumak şeklinde tanımlanıyor.
Özgür olmak, gerçeği bulmak demek, özgürlüğü bulmak, kendini bulmak demektir.
İnsanın gerçek özgürlüğünü bulabilmesi için kendini bilmesi gerekir. Akıl ancak vicdanla birleşirse, hem kendinin hem başkalarının yararına çalışır.
Kendini bilmek, kendini bulmak, özgür olmak ne kadar değerli ve önemli…
Bulunduğun noktada huzurlu ve dengede olmak, kim olduğunu bilmektir…
Kim gerçekten özgür?
Özgürlük doğru kulanılıyor mu ?
Toplumsal kurallara uyarak başkalarını rahatsız etmemek, kimseye ve kendisine zarar vermemek şartıyla dilediğini söyleyebilmek, yazabilmek, istediği eylemi yapabilmektir özgürlük. Aslında özgürlük sorumluluk bilinciyle söz ve davranışın sınırlandırıldığı bir yaşama biçimidir. Bir kişinin özgürlüğü, bir başka kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter.
Toplum içinde yer alan insan sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Başkalarının kendisi gibi istediklerinin ve istemedeklerinin olabileceği bilincinde olan insan, kimseyi rahatsız etmeden, zarar vermeden kişilerin haklarına, zevklerine, inancına, görüş ve düşüncelerine saygılı olmalıdır.
Çoğu kez insan özgürlük adına “Ben istediğimi arzu ettiğim gibi her bir zamanda ve mekânda yapabilirim” diyerek özgürlük anlayışını ortaya koyar. Bu anlayışın özgürlükle alakası olmadığı bir gerçektir.
Özgürlük anlayışı, her istediğini yapabilme yani sınır tanımama olarak ifade edilmektedir.
Sınırsız bir özgürlük olabilir mi?
Unutulmamalıdır ki insan özgür ve irade sahibidir. Başkasının özgürlüğüne ve iradesine da saygılıdır.
Özgür olmak ve özgür yaşamak için ilk önce ruhun özgürleşmesi gerek. İç huzuru temin ederek, vicdanı temizleyerek özgürlüğü yakalamaktır. Aslında özgürlük vicdanın temizliğine bağlıdır.
Sevgiden, merhametten yoksun olanın özgür olduğunu anlatabilir mi?
Fransız şairi Victor Hugo : “ Vicdanınız temizse özgürsünüz demektir”.
Özgür ruha sahip olmak…
Kendini keşfetmek…ve hayatta özgür yaşamak için kapıları açmak…
Güney Afrikalı siyasi lider Nelson Mandela : Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter “.
Ne oldu, insan ruhunu kötülüğe mi sattı ?
Dünyada hüküm süren adaletsizlik, ayrımcılık, ırkçılık, cinayetler, açlık, sömürü, katliamlar, yoksulluk gibi kötülüklerin yaygınlaşması insanın ruhunu nefsine sattığının bir göstergesi değilmidir ?
İnsanlar arasında fitne ve fesat yayanlar, her fırsatta kin ve nefretini kusanlar, zulmedenler, hakaret edenler, nefsine esir düşenler ruhlarını satanlar değilmidir ?
Unutulmamalı ki özgür ve bağımsız bir ruh mutludur !
Ruhun özgür olması…
Ruhunu esir etme…
Ey insan !
Özgürlüğü dışında değil, ruhunda ara. Eğer ruhunu özgür kılmamışsan, bedenini kılsan ne fark eder.