İnsan, bazı hal ve davranışların, eylem ve hareketlerin, tutum ve faaliyetlerin gafletten kaynaklandığını ileri sürmektedir.
Peki gaflet nedir?
Sözlüklerde gaflet kelimesinin ne anlama geldiğine göz attığımızda: “Dalgınlık, dikkatsizlik, yanılma, ihmal, boş bulunma, habersiz olma, gevşek davranma gibi sözlerle ifade edilmiştir. Gaflet, insanın gerçek görevlerini, dünyaya geliş amacını unutması hali anlamına gelen bir anlam olarak da yazılmıştır. Gaflet öyle bir hâldir ki; kişi bakar görmez, işitir duymaz, okur anlamaz olur.
Peki gaflet halindeyken neyi görmüyor, duymuyor ve hissetmiyor insan?
Neyi akletmiyor?
Kendini öncelikle…
Yapıp ettiklerinin ne anlama geldiğini… İyi veya kötünün akıbetini…
Zulüm veya adaletin, hayır ve şerrin, doğru ve yanlışın farkını…
Varoluşun anlamını…
O zaman, gaflet içindeki insan, hayatın gayesini anlamıyor ve ona göre bir hayat düzenine gitmiyor demektir.
İnsan aldanmaya açık ve hatta kendi kendisi tarafından bile aldatılmaya açık bir varlık… İçindeki bir ses de sürekli uyarmak üzere sesleniyor insana…
Gaflete düşme! Gaflete düşme!
Dikkat et! Uyan gafletten!
Gör, görmen gerekeni, duy, duyman gerekeni, hisset, hissetmen gerekeni…
Ey insan, gaflette olduğunun farkında mısın, yoksa kendi kendini inandırmaya, aldatmaya, uyutmaya devam ediyorsun…
Gaflet aslında hayatta gerekli olan bir şeyin önemini kavrayamama halidir.
Ya gaflet uykusunda geçen bir ömür… Boş şeylerle harcanan bir hayat…
16. yüzyıl Divan şairlerinden olan Zati ne güzel söylemiş:
Ne güzel vakı’adır bu ki açıp can gözünü
Hab-ı gaflette geçen ömrümü rü’ya gördüm.
(Can gözünün yani gönül gözünün açılıp, gaflet uykusunda geçen ömrümün gerçek olmayıp yaşanmadığını, bir rüya olduğunu görmek, ne güzeldir.)
Aslında gaflet, insanların gerçek sorumluluklarını unuttukları bir durumu ifade eder.
En çok şaşılan kimse, gafletinden kendinin de haberi olmayan kimsedir.
Sakın hayatın hedefini, gaye ve maksadını düşünmeden yaşayan “gafillerden olma”!
Ne dersiniz, bu konu düşünmeye değer mi?
Düşünün ey basiret sahipleri!
Unutulmamalı ki gaflet uykusu, pahalıya mal olur!
Yapılan kötülükler ve iğrenç işlerin ardından insanın kendini “gaflete düştüm”, “bir anlık gaflet”, “ gaflete yakalandım” sözleriyle savunması ne demektir?
Yaşanan olaylar, karşılaşılan durumlar, görünen manzaralar karşısında insan feryad ediyor: Eyvah, bu ne gaflet!
Gafletten uyan ey insan!
Göremediğini gör!
Anlayamadığını anla!
Bilmediğini bil!
Silkin artık bu gaflet uyukusundan, kendine gel!
Kendine gel ey gafil insan!
İnsan, düşünecek, haddini bilecek, gaflete düşmeyecek…
Hz. Mevlana’ın sözüne kulak vermeli: “İnsanı ateş değil, gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.”
Gaflette olan, gönlüne gelen nefsi duyguları, vesveseleri canlandırır, kapıldığı hayaller hoşuna gider, boş ümitlere düşer, zamanının farkında olamaz.
Duygularımızla oynandığını, oynananlardan bi-haber gafil kaldığımızı fark edip boş vermeden müdahale etmesi gerekiyor insanın.
Bazen bir anlık gaflet insana ağır bedel ödetmeye yeterdir. Gaflete düşen insan, yakınında bile oynanan oyunları göremez.
Gaflet içinde kalmak, dalgınlığı yüzünden çevresinde olup bitenden habersiz olmak, her söylenene inanmak, sorgulamadan kendini savunmaktır.
Hiç şüphesiz ki gafletin sonu pişmanlıktır. O zaman pişmanlıktan önce gafletten kurtulmak gerekir.
Gaflet, insanı nerelere sürüklediğini bir görebilse…
Gaflet devam ettikçe, biter mi insanlığın çilesi?
Ne oldum diyerek kendini dev aynasında görenler nasıl bir gaflete düştüklerinden habersiz!
Gaflet içinde boşa geçen bir ömür!
Bu nasıl bir gaflettir ki…
Gaflet, akıl ve duyguları yanıltan bir sebeptir.
Uyanık ol… Gaflete düşmek insana yakışmaz.
Bazen insanın en büyük düşmanı gaflet olur, hatta büyük felaketlere yol açar.
İnsanın ömür sermayesini değerlendirmesi için, ceryan eden olaylarda gerçekleri görebilmesi için, etrafında hatta en yakınında dönen oyunları farkedebilmesi için, yapılan hileleri anlayabilmesi için, önemsiz ve kıymetsiz şeylerle uğraşmaktan vazgeçmesi için, huşu ve huzurunu bozacak her çeşit düzenlemeleri bertaraf edebilmesi için mutlaka gafletten kurtulmalıdır insan. İnsan, unutmamalıdır ki kendisini rahat bırakmayan iki düşmanı olan gaflet ve rehavetten kurtulma çarelerini bulmalıdır. Hakikatı görmekte, gerçeği algılamakta, doğruyu bulmakta en büyük engel gaflettir.
Ya insanın gafletini istifade etmek için pusuda bekleyen fırsatçılar…
Bazı insanların yapıp ettiklerine baktığında, söylenen sözlere kulak verip dinlediğinde, perde arkası oynanan oyunların açığa çıktığında, maskelerin düşüp gerçek yüzlerin görüldüğünde, yalan dolanlarla aldatıldığında, sergilenen tuzaklara düşürüldüğünde, saf niyetiniz istismar edildiğinde, insanlara güveniniz ve inancınız sarsıldığında, kendinize dönüp baktığınızda ağzınızdan şu sözler elbette dökülür:
Ah bu gaflet, ah bu gaflet!
Derin bir gaflet uykusundan dolayı ferasetini, basiretini, şuurunu kaybeden bir insandan, bir toplumdan ne beklenir?
İnsanı, gafletinden istifade ederek, menfaatleri için, ihtirasları için kulanmak isteyenlerin nasıl da peşlerinde koştukları bir gerçektir.
Sorgulamadan, düşünmeden, araştırmadan gaflet içinde geçirilen bir hayata ne demeli?
Aman gaflete düşme!
İnsan bazen kendini unutarak, yaşadığı anın farkına varamamakla gaflete düşer. Asıl olan gaflete düşmemektir, her zaman haberdar ve uyanık olmaktır, yoksa ondan sonra feryad u figanın bir faydası yoktur.
Olup bitenleri gafletle seyreden insan, daima aldatıldığından şikayet eder. Kendisini değil hep başkasını suçlar. Kendi eksiklerini, hata ve yanlışlarını, yetersiz ve kararsız yaklaşımlarını görmeden, gafletten kurtulmasının mümkün olmadığını bilmelidir.
İnsan itiraf etmelidir ki bazı dönemlerde gafletli zamanlar geçirdiği de olmuştur. Önemli olan, bunun farkına varmak ve kurtulmaktır.
“Ah bu gaflet!” demenin de, gafletlerin en büyüğüdür.
Kendimize sorma zamanı gelmedi mi?
İçinde bulunduğumuz gaflet uykusu daha ne kadar devam edecek!
Kulaklarımıza tıkadığımız bu gaflet pamuklarını ne zaman çıkaracağız!
Gözümüze inen gaflet perdesini ne zaman yırtacağız!
İnsan, gafletinden dolayı nasıl hareket ettiğinden, nasıl aldatıldığından, nasıl kandırıldığından haberi var mıdır?
Uyan ey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan ey gönül, gafletten uyan!
Cok guzel yazi, heppimizin gafletten uyanmasi dilegiyle …
Gaflet konusunu anlayan insanın hesabı kolaylaşır hocam çok güzel izah etmişsiniz
Allah sizden razı olsun
“ASR Suresi” Gafletin İlacıdır diye düşünüyorum Eyüp Abey…Pîr Hayâtî Tekkemizde-( çocukluğumda hatırlıyorum) eski Dervişler gözü yaşlı olarak, 3-Sultan Murad Han Hazretlerinin beyitlerini (İlahisini) okurlardi: Uyan ey gözlerim uyan, uyan uykusu çok gözlerim uyan, Azrail’in kastı canadır inan…sen de daha iyi hatırlıyorsun Eyüp Abeyım…Sürçü lisan ettiysek af ola, Allah Razı Olsun Eyüp Abeyım…gönlüne vücüduna sağlık
Dert görmryesın Eyüb abey. ALLAH razi olsun
Esselamu’aleykum Eyüp Abeyım. Gafletin İlacı ‘ASR Suresidir, diye düşünürüm. (Zaten Kur’an-ı ‘Azimuşşan her derde devadır…O ayrı bir konu)…Hatırlıyorum çocukluğumda (sen daha iyi hatırlarsın), Pîr Hayâtî Tekkemizde bazı gözü yaşlı Dervişler, 3-cü Sultan Murad Han Hazretlerinin beyitlerini (İlahisini) okurlardi: “Uyan ey gözlerim gafletten uyan, uyan uykusu çok gözlerim uyan, Azrail’in kastı canadır inan…” Rahmetli Nenem ( Babaannem) bizleri evde bu İlahi ile Sabah Namazına uyandırırdi…ALLAH Hepsine Rahmet Eylesin…ÂMÎN
Kanaatimce 2 çeşit Gaflette olanlar var: 1-Gaflette olanlar. 2- Kendini uyanık zanneden gaflette olanlar…İnşaallah bizler bu zumrelerden değiliz…ALLAH (‘Azze ve Celle) bizleri Gafletten Muhafaza Buyursun…Gafletteysek de Uyandırsın…ÂMÎN…ALLAH daha nice yazılar yazmanı Nasib Eylesin…Eline, gönlüne, vücüduna sağlık, Eyüp Abeyım
Eyüp bey kalemine sağlık.daha çok istifade edeceğimiz güzel yazılar için bol bol dualar ediyorum.rabbim kabul buyursun inşlh
Faiz,tefecilik, Mekke müşriklerinin, altın biriktirip, insanlara zulmetmek Karun’un,hırs, kibir,enaniyet firavun ve nemrutun gafletleriydi.Aynen devamdayız.Hangisinden uzağız? Hepsi resmi koruma altında.
Tabii bunlara iltimas, rüşvet, lüks, hiyle, israf,içki, resmi, gayri resmi kumar, zina gibi teşvikli gafletleri ilave şart.Bu güzel yazının özeti.