Malumunuz, Kosova ve Sırbistan arasındaki mesele çok uzun yıllara dayanmakta. Arnavutlar Kosova’nın bağımsızlığı için çok uzun süre mücadele verirlerken, bugün dahi Sırbistan Kosova’nın kendi toprağı olduğunu iddia etmekte. Dolayısıyla bu durum iki ülke insanı arasında da gerginlik yaratmakta.
Geçtiğimiz hafta Kosova’da bulunduğumuzdan bahsetmiştik. Avrupa’nın neredeyse her yerinden öğrenciler ve eğitmenlerin bulundukları güzel bir semineri geride bıraktık. Sırp arkadaşlarımızla bu mesele üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Samimiyetlerine inandığımız bu arkadaşlarımız, Kosova’ya geldikleri zaman ilk olarak 1999’da yani savaş zamanında babalarının nerede oldukları sorusuyla karşılaşıyorlar. Şayet babaları Priştine’deyse bunun anlamı savaşta demekmiş, değilse zaten bir mesele yok.
1999’da olanlar bir faciaydı. Bunu kendileri de kabul ediyorlar. Olan biten de onların, yani arkadaşlarımızın hatası değil. 1999 yılında Bosna’da baltayı taşa vurup, sonra baltanın sekmesiyle kendi kafasına vuran Miloşeviç hükümeti, kendisine yediremeyip, ‘sözde’ Türklerden yani Müslümanlardan intikam almaya çalışmasıyla asıl hatayı yaptı. Ne mi oldu? Bir yıl içinde 10 bin Arnavut öldü, 800 bini de ülkelerini terketti.
Şimdi ise durum farklı. Elbette ‘acılar yaşandı, gelin bunun üstüne bir sünger çekin’ demek çok ama çok kolay. Ama iki taraf da etnik milliyetçiliği bırakıp, kendilerinden fedakarlık etmedikten sonra bölgeye nasıl huzur gelecek?
Sizler değil misiniz, Osmanlı zamanında da 1999’a kadar olan dönemde de komşuluk yapan? Nasıl oldu da birbirinize düşman kesildiniz? Siz değil misiniz, Müslüman olsun Hıristiyan olsun birbirlerinizin bayramlarını kutlayan?
Mitroviça’da bir köprü üzerinde kavga eden bir Arnavut bir Sırp çocuk yüzünden Kosova yangın yeri oluyordu. Bu neyin tahammülsüzlüğü?
Yakın zamanda Kosova’da erken seçim var. Bu erken seçimin ardından başa gelecek olan hükümetin uzlaşmacı tavırlar sergilemesi ve sınırlarda uygulanan vergiyi kaldırması; Sırbistan’ın da ilk olarak Kosova’yı tanıyarak fedakarlık gösterip bölgede oluşabilecek gerginliği azaltması gerekmektedir.
Artık devir inadı bırakma vaktidir. Eğer herkes huzur ve barış istiyorsa herkes inadı bırakacak ve uzlaşmaya çalışacak.
Saygılarımla.