“Yok ki Mevlâ’dan gayrı sevda
Teslime Hakk Yar oldu…”
İtikat…
İtikat, bildiğim ne varsa bir şey bilmediğimdir. Doğru olan yalnız Sen’in bilgindir. Sağlam kıyam ile güvendiğim ve Sen’den başka tüm putları yaktığım iradedir. Cümle mevcudatın teslimkar hâli felekleri döndürür bir bir… Döndükçe felekler aşığa gam yoktur kederde ve muhabbet daim mihmandır kalbine…
Şimdi gelin birlikte kulak verelim itikatı anlatan bu güzel söze:
“Hakk’ı bulmak dilersen, itikat eyle. Diğerlerine yüz çevir, gönülde cezbe eyle. Muhabbet et, başka varlığı sevme. Sırrı daim ol, bütünleş görünenle.”
Hasan Şükrü Yayıntaş
***
“Braveheart” filmini bilmeyen yoktur. Savaşçı bir İskoçyalının özgürlük adına verdiği mücadele anlatılır. Filmi defalarca izledikten sonra dilime düşen tek cümle “İnandığımın uğrundayım…” olmuştu. İnsan inandığı şey uğruna savaşır defalarca, gerek nefsini alt etmek için kalkanını kuşanır gerekse keskin kılıçlı bir savaşçının karşısında hürlüğü için cihat eder. Yaşanılan ızdıraplara itikat bir yana dursun; sabır, rıza, şükür ile tasdik eylenmediği takdirde hür hayat rüyalarda kalacak. Eğer keskin kılıçlarla kesilmemiş bir başın veya başına sıkılmamış bir kurşun varsa rüyada yaşamaya devam edeceksin demektir. Hadi bir bakıma şanslısın diyelim. Diyelim demesine de kime ve neye göre? Yaşıyorsun, bu sana yeter mi? Hani nerede kaldı cehd? İtikati kalbine mihman eyledin mi ki şansın yaver gitsin… İnandığın uğruna savaştın mı ki ya da kuşandın mı kılıcını…
Ne zordur savaşlar… Sonu görünmeyen kan gölüne döndürür. Yıkılır yurtlar, evler, ocaklar… Masum insanların katledilişi gözleri kan çanağına çevirir. Bugün savaş hala varsa İslâmın içine ya da inanılan dinin içine koyamadığımız itikat yüzünden vardır. İmanın olmadığı yerde Allah olur mu? Bugünlerde Mehmetçiğimiz istikrar ile iman ile koşuyor canı pahasına. Aldığı nefesi şehadet için vermeye koşuyor. Yalnız bugün mü yaşanıyor bunlar? Bosna Savaşı, Hocalı katliamı, Dünya savaşları vs… Öyle çok ki kıyımlar hatıralara getirmek de istemeyiz aslında bir yandan…
***
Geçtiğimiz Perşembe Bosna’nın bağımsızlık yıldönümü idi. Savaşın ardından kazanılan bir bağımsızlığın bugün kursaklarda bırakılarak kutlandığını görmekteyiz. Batıda karşılaşılan bu spesifik sorun evvelden beri İslâm karşıtı olunmasından dolayıdır. İslâmi değerlere sahip kahraman bir liderin felsefesinde itikatı birlikte temaşa edelim.
Aliya İzzetbegoviç…
Ona göre İslâm’ın ana mesajı “İman edin, sâlih amel işleyin” ve parolanın “La ilahe illallah” olduğudur. Aliya’nın hedefinin ise “Müslüman halkın İslamlaşması” olması en dikkat çekici noktadır.
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah’a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: “Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve O’nun Resûl’üne itaat ederseniz (Allah’a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir.” (Hucurat,14)
Aliya muhakkak ki Hucurat 14 ayetine imanından dolayı yaşamında, düşüncesinde düstur edindiği onun tabiriyle bu ayet onun felsefesi olmuştu. İnandığının uğruna mücahede eden Kahraman Aliya bağımsızlığın, hürlüğün sembolüdür. Ruhu şad olsun…
Savaş hatıratlarını okuduğumda hissettiğim nokta insanların itikat ile Allah’a olan güvenlerinin oluşuydu. Tekbir seslerinin arasında düşmanın ortadan kayboluşu ve çetnik bir kişinin “Onlara gökten yardım geldi.” demesi her şeyi açıklar mahiyette… Dememiz o ki; “İtikatın olduğu yerde Allah vardır…”
Ve Allah, (bu yardımı) sadece bir müjde ve onunla kalplerinizin mutmain olması için yaptı (başka bir şey için yapmadı). Allah’ın katından başka yardım (yeri) yoktur (yardım ancak Allah’ın katındandır). Muhakkak ki Allah, Azîz ve Hakîm’dir. (Enfal, 10)