Hakikat-i Muhammediyye bizlere o kadar güzellikler ve dahi ilmi yönden bilgiler öğretiyor ki işte samimi teslimiyet ile aşkı ilâhi bütünleşmenin karşılığı sunulmaktadır..
Daha önce zahiri kulaktan duyma kültürel bilgi ile ilerlerken anda batıni kulaktan (ilmi ledün) gelen ilmi hakikat ile ilerlenmelidir ve hakikat vücûd eylenmelidir..
Tasavvufta duymadığımız kulluk mertebelerini idrak eyliyoruz. Kullukta önce hakiki olmak ve sonra salih kula ilerlemek vardır. Bunun bir üstü de var ki o da anda bu mertebeyle şereflenen bir can aşırı teslimiyetiyle vücud bulur. “Merbûb” mertebesi olan yani O’na aşırı bağlanmak olup makamdan önce kulluğun en âli mertebesidir. Merbûb olanın tecelliyata ihtiyacı yoktur ki o cemalin kendisidir. Demek ki “hakiki, salih, merbûb” kul sıfatları makam değil, birer mertebedir..
İlim hakikattedir..
Hakikatin sahibi de Hakk’tır..
Çünkü Allah c.c. her şeyi en iyi bilendir..HŞY