El alemin ne dediğiyle iş tutan kişinin başarıya ulaşması mümkün değildir.
Adı üstünde ya onlar el alem ve hep derler.
Ve diyecekler de…
O ne dedi, bu ne der diye diye ömür tükeniyor da bizler farkında değiliz.
El alemin lafıyla kör ediyoruz gözlerimizi.
Onlara göre şekillendiriyoruz hayatımızı.
Sadece yönlendirme konusunda da değil insanların hâl ve hareketlerini evirip çevirip üstün bir kabiliyet göstererek kendimize sıkıntı yaratacak hale çevirebiliyoruz.
Aslında insanoğlu bir ân durup düşünse hayatına yapılan el alem baskısının ve düşüncesinin vahim boyutlarda olduğunu görecektir.
Bendeniz de bir vakit düşününce fark ettim ki A şehrinde de olsan B şehrinde de olsan muhakkak birileri senin için bir şeyler söylüyor ve bu durum düşünceleri, hayalleri olağanca hızıyla bir düşüşe sevk ediyor.
Kurulan hayaller tuzla buz oluyor ama yine de yetmiyor, çünkü el alem susmak bilmiyor.
Halbuki ardında bırakabilse insan bu konu hakkında düşünmeyi…
Kendini bir bırakabilse ân’ın güzelliğine o vakit anlayacak ki değişmesi gereken tam da kendisi.
Karşısındaki hiçbir vakit değişmeyecek ve kendine sorun adlettiği her ne varsa nereye giderse onunla gelecek.
O halde bakış açımızı değiştirmek zorundayız.
Düşüncelerimizi olumlu ve iyi hale tebdil eylediğimizde göreceğiz ki her şey nasıl da yoluna giriyor.
Herkes nasıl da değişiyor.
Aslında biz üst bilince sürekli kötü düşünceler ve yanlışlıklar empoze ettiğimiz için bilinçaltımız olayları o şekilde gerçekleştirmeye başlıyor.
Halbuki üst bilince güzellikler aşılasak etrafımızdaki her şeyin bir ân’da değiştiğini göreceğiz.
Düşüncelerimizin ân’ımızı nasıl şekillendirdiğini ve şekillendireceğini hiçbir vakit unutmayalım.
Ve büyük hayaller kuralım, hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyelim.
Hayallerimizi gerçekleştirmek için “Ya olmazsa” zannını hayatımızdan söküp atalım.
Ve hayallerimizle idealist bireyler olarak bize sunulan nimete Hakk’ıyla değer verelim.
Ân’ın sonsuzluğuna vakit kaybetmeden koşalım, koşalım, koşalım…
Çünkü hakikat beklemez…