İnternet çağında insanlığa sunulan bilgiler, olanaklar pek çok, aynılarına erişim hem kolay hem de çabuk olabiliyor. İnternet vasıtasıyla insanoğlu dünyanın her neresinde olursa olsun, güncel gelişmeleri takip edebiliyor, olaylar konusunda fikir sahibi olabiliyor. Ancak bir olgu hakkında internet kaynağından veya başka bir şekilde bigi sahibi olmak ile olay yerinde bulunup, gelişmeleri bizzat görmek, yaşamak, hissetmek arasında büyük fark vardır. İnsanoğlu ruhundaki keşfetme, görme, sezinleme duyularını köreltecek hazırcı haberlerden ziyade bizzat gerçekleri kavramasını sağlayacak yolculuklara zaman ayırmalıdır.
Hayatımızı renklendiren, mana kazandıran güzel yaşantılar arasında seyahatler ön sıralarda yer almalıdır. İmkanlar dahilinde her birey kendine bir yolculuk armağan etmeli. Gönlüne kulak vererek, iç sezilerine ehemmiyet vererek bir tercih yapmalı ve yeni keşiflere dolu yürümelidir. Yeni yerler keşfetmek heyecanı ile çıkılan yolda elbette önümüze beklenmedik güzellikler serilebiliyor. İnsanoğlunun kavrama yetisini aşan maneviyat âleminde eşsiz emsalsiz zuhuratlarla karşılaşma imkânları doğabiliyor, gönül deryalarını zenginleştiren karşılaşmalar, buluşmalar yaşanabiliyor.
Sanatsal, kültürel faaliyetlerin düzenleneceği bir ortama gitmek üzere hazırlıksız başlayan bir yolculuğun, farklı sürprizler, manevi hazlar, gönül okşayıcı dostluklara kapı aralaması ne kadar hoş ve anlamlı. Planlanan görüşmeler, arayışlar, bekleyişler hasret ve özleme dönüşürken, insanoğlunun kendi isteklerine karşın, bilge hayatın hazırladığı planları görmek , yaşamak nasip olabiliyor. Hiçbir şey tesadüf değilmiş gibi, önceden kurcalanan bir senaryonun oyuncuları gibi farklı yaşantıları, olguları yaşayabiliyor insan.
İki farklı ülke vatandaşı, görüşme planlamadan, önceden anlaşmadan aynı zaman ve yerde bir araya gelebiliyor, beklenen bir buluşmaymış gibi gönülleri bayram seyran eyleyebiliyor. Samimi, hakiki duygu besleyen, temiz ve saf düşüncelerin hâkim olduğu kişiler arasında manevi bağlar güçlü olurmuş, sevgi ve saygı gönüllerine nakşedermiş, ondandır etrafı güzelleştirmeleri, olumlu hava oluşturmaları. İki farklı ülke insanın, iki kıtanın birleştiği yerde buluşmasına Neşet Erteş’in “Gönül Dağı” türküsünün eşlik etmesi bir ayrıcalık olsa gerek.
Tesadüfler hayatı sever, gönüller de saf duyguları, sevgi ve aşkı besleyerek, yaşam dolar, huzur ve rahata kavuşur. İçtenli saygı hürmetler rahmet gibidir, içimizde cennet bahçelerini yeşertir, manevi doygunluklara yol açar. Gönül insanın en kıymetli vasıflarından biri, aldatmaya, kandırmaya gelmez, hakikatı, gerçeği ezbere bilen önemli bir yer. Gönül zenginliği dünyalara bedel hazine, onu sahiplenmek ve güzelliklerle bezetmek gerek. “Gönül Dağı” türküsünde dendiği gibi, “Kalpten kalbe giden bir yol vardır” görülmez, gönülden günüle gider…
Seyahat etmek okumakla elde edilen bilgileri pekiştirir. Yaşayarak öğrenilen bilgiler kazanılan dostluklar çok daha kalıcı olur. Kalemine ve gönlüne sağlık çok güzel anlatmışsın. Mevlana misali gez Dünyayı gör Konyayı. Sorarlar hep kimler çok bilirmiş. Gezenmi Okuyan mı. Cevabı hem okuyup hemde gezendir..
Selam ve sevgilerimle. Sağlıcakla kalın.
Beğendim.
Kalemine yüreğine sağlık. Katılıyorum sana.