“..haset etmeyin, Allah’tan lütfunu isteyin” 4/32
Din insanları tembel kılmaz. Bir şey sunmadan, çalışmadan istemek olmaz.
Çalışmak, yürümek, koşmak, uğraşmak gibi anlamlara gelen “sa’y” kelimesi Kur’an’da olup, çok ayette geçmektedir.
Allah’ın her kuluna kabiliyet ve çalışmasına göre bir takım nimet ve imkanlar vereceği, çalışmanın ise daima İslam dininin meşru yolda olması gerektiğini belirtmiştir.
Fakat nefsi (yemek-içmek) çalışmanın yanında kişinin ruhuna dönük çalışmasıyla beraber, dini vecibeleri ile insanlığa dönük fayda sağlayacağı çalışmaları daha çok önem kazanır.
“İki günü eşit olan ziyandandır” dini görüşün devamını sağlayan bizler, zamanı en iyi şekilde değerlendirmesini bilmeliyiz. Zaman çok önemlidir ve;
“Zamana sövmeyiniz. Çünkü Allah zamanın ta kendisidir.”
Peygamberimiz zamanı iyi değerlendirip, çalışmaya vurgu yapmıştır.
Meşru yollardan kazancını sağlayan herkes Allah yolundadır. Çünkü rıskın O’ndan geldiğini bilir, şükreder. Peygamberimiz zamanı meşru kazançla geçirmeyi nafile ibadet kabul etmişlerdir.
“Ekiniz, biçiniz, ziraat ile meşgul olunuz. Çünkü ziraat bereketli ve güzel bir meşgaledir.”
“Kim bir ağaç dikerse, o ağaçtan insanlar ve Allah’ın yarattığı diğer canlılar faydalandığı sürece, bu ağaç, sahibi için sadaka-i cariyedir.” diye Peygamberimiz buyurmuşlardır.
Bilgi ile donatılmış inançlı insan yetiştirmek de, verimli ağaç gibidir, Allah’ın varlığına hizmet eder, O’nun yolunda çalışır. Rızkının karşılığını verene sunmuş olur.
“Sevdiğiniz şeylerden Allah için vermedikçe, asla Birr’e nail olamazsınız.” 3/92
İnsanın sevmediği kendine kıymetli değildir, dolayısı ile de infak olmaz. Bozulmuş (ekşimiş) yemek sunulanı rahatsız eder, midesini bozar, infak olmaz. İlim de böyledir, sunulan ruhu bozmaması gerek.
Cenab-ı Hakk, hiçbir güzelliği, iyiliği karşılıksız bırakaz. HŞY