Epiktetos, M.S. 55-135 yılları arasında yaşamış olan Yunan Stoacı bir filozoftur. Stoacılık akımının önde gelen temsilcilerinden biri olarak, özellikle ahlak ve içsel huzur üzerine olan düşünceleriyle tanınır. Hayatının çoğunu Roma İmparatorluğu sınırları içinde köle olarak geçirmiş, özgürlüğüne kavuşmasının ardından dersler vermeye ve düşüncelerini paylaşmaya devam etmiştir. Epiktetos’un yazılı eserleri olmasa da öğrencisi Arrianus, “Epiktetos’un Söylevleri” ve “El Kitabı” adlı eserleri yazarak onun düşüncelerini günümüze kadar ulaştırmıştır.
Epiktetos’un felsefesi, dışsal olayların insan kontrolü dışında olduğunu, bu nedenle yalnızca insanın kendi tepkilerini, düşüncelerini ve duygularını kontrol etmesi gerektiğini vurgular. Ona göre mutluluğa ve içsel huzura ulaşmanın yolu, olayları oldukları gibi kabul etmek ve içsel dünyada dinginliği korumaktan geçer. Bu düşünceler, özellikle “kendi kendine yeterlilik” ve “irade özgürlüğü” kavramları üzerine yoğunlaşır.
Bu felsefe, Stoacılık akımının merkezinde yer alır ve özellikle bireyin içsel huzura ulaşmasını sağlayacak ilkeler etrafında şekillenir. Epiktetos, insanın mutluluğa ulaşabilmesi için, kendi kontrolünde olan ve olmayan şeyleri ayırt etmesi gerektiğini savunur. Ona göre, dış dünya üzerindeki olaylar ve diğer insanların davranışları bizim kontrolümüz dışında kalır, dolayısıyla bu alanlarda hayal kırıklığı ve üzüntü yaşamamak için içsel dünyamıza odaklanmalıyız.
Epiktetos’un Temel İlkeleri; Kontrol Edilebilir Olan ve Olmayan Şeyler: Epiktetos, felsefesinin temelini, kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz şeyleri ayırt etme düşüncesine dayandırır. Kendi düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız kontrolümüz altındadır; fakat başkalarının tepkileri, dış olaylar ve doğal afetler gibi şeyler bizim kontrolümüz dışındadır. Bu nedenle, insanın kontrolü dışında olan şeylere fazla anlam yüklememesi gerektiğini savunur.
Duygusal Bağımsızlık: Epiktetos, dış dünyadaki olaylara aşırı bağlanmanın ve duygusal olarak bağımlı olmanın insanı mutsuz ettiğine inanır. Duygularımızı kendi içimizde düzenleyerek dış olaylara tepkilerimizi kontrol altında tutmalıyız. Başkalarının yargılarından ve dünyadaki geçici değerlerden bağımsız olmak, mutluluğa giden yolda önemlidir.
Kendi Kendine Yeterlilik (Autarkeia): Epiktetos, kişinin içsel olarak kendi kendine yetebilmesi gerektiğine inanır. Bu da kişinin dışsal etkilere göre değil, içsel ilkelerine göre hareket etmesi anlamına gelir. Bu düşünce, içsel bağımsızlığı ve dayanıklılığı teşvik eder.
Özgürlük ve İrade (Prohairesis): Epiktetos, gerçek özgürlüğün dış koşullardan bağımsız olarak içsel iradeyi geliştirmekle elde edileceğini söyler. Ona göre, insanı köle yapan şey dış koşullar değil, kişinin kendi tutumlarıdır. Kişi, iradesini güçlendirerek özgürlüğünü bulabilir.
Epiktetos’un Felsefesinin Amacı: İçsel Huzur Epiktetos’un nihai amacı, insanın içsel huzura ve mutluluğa ulaşabilmesidir. Bu huzura ulaşmak için, insanın kendisini olduğu gibi kabul etmesi ve dış koşullardan etkilenmemesi gerekir. Epiktetos’a göre, “mutluluk insanın dışarıda değil, iç dünyasında bulması gereken bir şeydir.” Dış dünyaya gereğinden fazla değer vermek, acı ve üzüntüye yol açar; bu yüzden insan kendi içinde bir denge ve huzur arayışında olmalıdır.
Epiktetos’un felsefesi, insanın kendi kontrolünde olan şeylere odaklanması, doğaya uygun yaşaması, duygularını kontrol altında tutması ve içsel özgürlüğünü kazanması yoluyla içsel huzura ulaşması gerektiği fikri etrafında şekillenir.
Epiktetos’un Tasavvuf Felsefesi ile Bağlantısı
Epiktetos’un düşünceleri, doğrudan tasavvufla bağlantılı olmasa da, bazı tasavvufi kavramlarla paralellik gösterir. Tasavvuf, İslam geleneği içinde Allah’a yakınlık, dünyaya karşı mesafeli durma, içsel arınma ve irade terbiyesi gibi temaları işler. Epiktetos’un “iradenin kontrolü” ve “dışsal dünyaya bağımlı olmama” gibi vurguları, tasavvufta da görülen “nefs terbiyesi” ve “dünyaya bağlanmama” gibi kavramlarla örtüşür. Bu benzerlikler, bazı İslam düşünürlerinin, özellikle Endülüs’te İbn Rüşd gibi isimlerin, Stoacı düşünceleri incelemesine de yol açmıştır.
Tasavvufta da Epiktetos’un vurguladığı gibi dışsal dünyanın ve geçici arzuların peşinden gitmek yerine, kişinin kendi iç dünyasını düzenlemesi, “nefs”ini kontrol altına alması gerektiği üzerinde durulur. Epiktetos’un “huzurun dış koşullarda değil, insanın iç dünyasında bulunabileceği” düşüncesi, tasavvufta da dünyaya, mala, mevkiye bağlanmadan içsel bir huzur arayışı olarak benzerlik taşır.
Bu bağlamda, Epiktetos’un öğretileri, özellikle tasavvuf felsefesindeki sabır, teslimiyet ve dünyadan el etek çekme gibi değerlerle örtüşen unsurlar içerir.
Epiktetos’un düşüncelerini yansıtan pek çok etkili ve önemli sözü vardır. Bu sözler, Stoacı felsefenin özünü ve bireyin kendi içsel huzurunu bulması için yapması gerekenleri anlatır.
Bunların birkaçı şöyle ki;
“İnsanı üzen olaylar değil, o olaylara yüklediği anlamlardır.”
Bu söz, Epiktetos’un kontrolümüz dışındaki olayların değil, onlara verdiğimiz tepkilerin bizi etkilediğini ifade eder. Olumsuz olaylara karşı bakış açımızı değiştirerek huzurlu kalabiliriz.
“Mutlu bir yaşam sürmek istiyorsanız, arzularınızı gerçeklerle uyumlu hale getirin.”
Epiktetos, mutluluğun kişinin beklentilerini dış dünya ile uyumlu hale getirmesiyle mümkün olabileceğini savunur. Gerçekçi beklentiler kurarak hayal kırıklığından kaçınabiliriz.
“İstediğin başına gelsin diye dua etme; başına geleni sevebilmek için dua et.”
Bu söz, kişinin olaylara bakışını değiştirmesini ve başına geleni kabullenmesini öğütler. Gerçek huzurun, olanları değiştirme çabasından çok, onları olduğu gibi kabul etmekte bulunduğunu anlatır.
“İyi bir yaşam, doğru düşüncelerin eseridir.”
Epiktetos’a göre, mutlu ve erdemli bir hayat yaşamak için düşüncelerimizi doğru temellere oturtmak önemlidir. Doğru düşünceler, doğru eylemleri ve sonuç olarak da iyi bir hayatı doğurur.
Epiktetos’un bu sözleri, onun felsefesinin ana temalarını ve Stoacılık prensiplerini açık bir şekilde yansıtır. Bu öğütler, insanın kendini tanıması, duygularını yönetmesi ve hayat karşısındaki duruşunu belirlemesi açısından büyük bir rehberlik sunar.
Kişi kendinin rehberi olabilir mi? Kesin veyahut net bir şekilde cevap veremem, fakat her devrin bir rehberi olduğuna inanırım. Hayatının çoğunu köle olarak geçiren Epiktetos, iç alemine rehber olarak belki de teslimiyeti seçmişti. Bu hususta etkilendiğim bir sözünü tekrar ederek, Epiktetos’un içsel varlığını yâd etmek isterim;
“İstediğin başına gelsin diye dua etme; başına geleni sevebilmek için dua et.”