Dün büyüme rakamları açıklandı.
Türkiye yılın üçüncü çeyreğinde %11 büyümüş. Bu rakamlar gerçekten güzel ve hoşnut edici..
Ekonomik büyüme elzem elbette ancak bu noktada nasıl büyüdüğümüz daha önemli…
İçeriğine baktığımızda büyüme daha çok tüketim ile meydana gelmiş vaziyette.. İthalatımız artmış ama ihracatta gerilerdeyiz.
Sanayi ve tarımsal olarak %1’lerde bir gelişim söz konusu.. Üretimde aşama katedememişiz.
Hal böyle olunca büyüme rakamlarda kalıyor.
Tüketimle ve ithalatla sağlanan büyüme bizi kalkındırmaz, refaha erdirmez.
En sonunda bu bir yerde patlar. Acilen buna dur demek gereklidir.
Bu rakamlar övünücek rakamlar değil açıkçası.. Dolar almış başını gitmiş.
TL kur karşısında erimiş.. pazarda rakamlar uçmuş! Enflasyon cep yakar hale gelmiş..
Biz büyüme ile övünüp bunları görmezden gelirsek işte o zaman halimiz harap!
Verilen maaşlar enflasyon karşısında gün geçtikçe değersizleşirken buna yönelik bir önlem alınmazken istersek %30 büyüyelim ne fayda!
Bunu millet olarak refah ve kalkınmayla hissetmemiz lazım.
Cebimizde ve fiyatlarda görmeliyiz bu gelişimi..
Sanayi ve ziraatta haliyle üretimde gerçek büyümeyi hedeflemeliyiz.
Hizmet sektöründe tüketim günü kurtarır, geleceğe yatırım şarttır.
Diğer taraftan günlerdir memur maaşına zam, desteklemeler artacak gibi haberlerle karışılaşıyoruz.
Memur maaşlarının enflasyondan etkilenmesine yönelik zama yönelindi. Bu güzel bir adım elbette.
Ancak sınırlı!
Sadece memmur maaşımı etkilendi enflasyondan? Ya işçi? Ya emekli?
Onlar bu ülkenin enflasyonuna tabi değil mi?
Memura zam yap ama işçi ve emekliyi hiç diline alma, olmaz, olmaz!
Bu kadar memura endeksli politika yönetilmez.
İşçilerin her gün canı çıkıyor, sanayinin mihenk taşılar ama onlara zam yok!
Emekli desen kıt kanaat geçinmeye çalışıyor, her geçen gün de aldığı ücret eriyor, onu gören yok!
Seçim zamanı bir parti çıkıp diyecek de ben maaşları arttıracağım diye ondan sonra birilerinin aklı başına gelecek, neden oy korkusu!
Oy korkusu ile böyle bir adım atınca, rahata erince de işçi ve emekliler akla gelmiyor elbet!
Bu noktada işçi sendikalarında da büyük kabahat var. Hiç biri memurlar gibi örgütlenemiyor.
Hal böyle olunca işçiden verim almak da zor oluyor. Verim alamayan işverenler fabrikalarını işletmekte zorlanıyor.
Demek ki kökenden başlamak lazım. İşverenlere teşvikler vererek olmuyor.
İşçinin yüzünü güldürmek şart!
Şart ki dört elle sarılsın işine, çabalasın.
Ama bizim yönetim ve çevresindeki medya hayal dünyası çizme peşinde!
Bak, bak, bak, yüzde %11 büyümüşüz, Çin ve Hindistan’ı sollamışız!
Vay canına! Çin ve Hindistan üreterek büyüyor biz tüketerek buna ne diyeceksiniz deyince çıt yok!
Bu milleti kandırmaya kimsenin hakkı yok. Çıkıp adam gibi konuşun, abartmalara da gerek yok, ne ise o!
Güzel bir sonuç bu konu tebriğe şayan ancak yeterli değil, yeterli olmadığı gibi nitelikli değil!
Bunu gören o medyada bir kişi yok mu? Bir ekonomi uzmanı yok mu?
İllaki pohpohlamak üzerine kurulmuş bir medya görevini yapmıyor demektir.
Medyanın işi halkın yanında olmak, iktidarın değil! Doğruyu ve hakikatleri savunmak, ideoloji pazarlamak değil!
Hiç kusura bakmayın, gittikçe güven kaybediyor batıyorsunuz…
Yazık doğrusu çok yazık!