Her müslümanın bildiği ve iman etmekle mükellef olduğu bir hakikat vardır ki; “Ölüm” bir yok oluş değil, hayal aleminden, misal aleme başka bir hayata, gerçek ve sonsuz hayata intikal edişimizdir.
Hakikat; kendini bulma ken’din’deki hak’ikati keşfetme, dirilme ilmidir.
Yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün peygamberler ve Hakk Dostları seni bu ilme davet için çağrıda bulunmuşlardır.
Son peygamber Nübüvvet Sultanı Hz. Muhammed (s.a.v.) biz ins’an’lara çağrıda bulunmak için elinden geleni yapmış, bu uğurda cihat etmiş, ardından yürüyen Sultanu-l Evliya Şah-ı Velayet Hz. Ali Efendimiz ve oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz ile devam etmiştir.
“Ey Ehli-beyt, Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister.” (33/33)
Hak’ikat’ten Ehli-beytine uy’an’da kir kalır mı?
Kişilikleri ve sergiledikleri duruşlarıyla ehlibeyt sevgisinin kapısını açık bırakmışlardır.
Çektikleri zulme, eziyetlere karşı duruşlarıyla bu güne kadar İslamiyet’i ayakta tutmalarıyla anıldılar.
“Ben anın al’ine evladına kurban olayım.
Ben anın evladı ensabına kurban olayım”
Niyazi Mısri
Miladi 680, Hicri 61. yılın 10 Muharrem gününde Kerbala’da Ehli-beyt sevgisi unutulmuştu. Emevi halifesi Yezid’in ordusu ile haksızlığa karşı direnen Hz. Hüseyin ve arkadaşları Kerbela’da karşı karşıya geldiler. Hz. Hüseyin sayıca azdı. Çünkü Medine’den savaşmak üzere yola çıkmamıştı. Ehli beytinden ve yakın arkadaşlarından yaklaşık 100 kişilik bir toplulukla yola koyulmuştu. Yezid’in ordusu onları Kerbela’da kuşattı. Kuşatmada Medine’ye dönmek için yaptıkları tüm teşebbüsleri boşa çıkartılan ehl-i beytin güzide şahsiyetleri; başta Allah rasulünün “Cennetlik gençlerin seyyidi” dediği torunu Hz. Hüseyin olmak üzere 70’ten fazla Müslüman şehit edildi.
* Hz. Âdem’in işlediği günâhtan sonra tövbesinin kabul edilmesi,
* Hz. İdris’in diri olarak göğe yükseltilmesi,
* Hz. Nuh’un gemisinin tufandan kurtulması,
* Hz. İbrahim’in ateşte yanmaması,
* Hz. Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması,
* Hz. Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi,
* Hz. Musa’nın Kızıldeniz’den geçip İsrailoğulları’nı firavun’dan kurtarması,
* Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması,
* Hz. İsa’nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi
gibi mucüzevi olaylar olmasına rağmen; Kerbela’da yaşanan bu hüzünlü olayla
Muharrem Ayı, bu saatten sonra tarihin kırılma anlarından biri oldu.
O günden bugüne Müslümanlar için canı pahasına haksızlıklara karşı direnmenin adı olan Muharrem, matem ayı oldu.
Kıyam-et kelime anlamı; ayağa kalk, uyan! demek.
Ehli-beyt’in çabası “Ayağa kalk ve uyan ey kulum!” diyen Allah’a çağrısıydı.
“Bu azap sana layıktır, layık! Evet, layıktır sana, layık!” denecektir. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.”
Kıyamet/34-35-36.
“Biz ona şiir öğretmedik; zaten ona yaraşmazdı da. Ona vahyedilen, ancak bir öğüt ve apaçık Kur’an’dır.” Yasin/69
“Diri olanları uyarsın ve inkârcılar hakkındaki o hüküm gerçekleşsin diye (gönderilmiştir).”
Yasin/70
Allah’ın Kur’an’da Peygamberimiz ile konuştuğunda aslında her birimizle konuştuğunu, Kur’an’ın ölülerin ardından okumaktan ibaret olmadığını, yaşayan ölülere okuyup ölmüş kalplerin dirilmesini sağlamak, hak’ikate dirilmeye çağrı olduğunu anlatmaktı ehlibeytin çağrısı.
Aşk’ol’sun..
Gönüllere Muhammed Mustafa ehlibeyt sevgisi doğsun inşAllah.