Ülkemizin eğitim sisteminde büyük sorunları var.
En eksik yanımız eğitim!
Geçen günlerde yine bir yazı yazmıştık.
Gündemde saçma sapan tartışmalar yapılıp ufak sorunlar büyütüleceğine en büyük sorun göz ardı ediliyor diye belirtmiştik.
Eğitim Sistemine yönelik nasıl bir reform yapılmalı?
Meslek ve İmam Hatip Liseleri başta olmak üzere tüm okullarda ezberci ve pratik uygulamalı eğitime nasıl geçilmeli?
Ufku geliştiren, düşünceyi yücelten, keşfe açık, araştırmaya endeksli bir eğitim sistemi olmalı derken bir de bugünlerde başka haberler ortalıkta dolaşır oldu.
5. sınıflara verilecek eğitime yönelik bir değişime gidileceği konuşuluyor!
5. sınıf hazırlık eğitimi olarak düşünülmüş ve yabancı dil eğitimi arttırılırken müzik, görsel sanatlar, bilişim gibi dersler kaldırılması öngörülüyormuş!
Ne kadar doğru tam net bir durum söz konusu değil!
Ancak böyle bir durumun olması eğitimi iyice sarsacaktır.
Yabancı Dil eğitiminin arttırılması güzel bir düşünce.
Ülkemizde yabancı dil öğretimi konusunda büyük eksiklikler varken bu durumu aşabilmek adına güzel bir atılım olabilir.
Tabi bu eğitimin nasıl verileceği de önemlidir!
Sadece bir yıl ile sınırlı kalacaksa hiçbir faydası olmayacağı açıktır.
Müzik, görsel sanatlar ve bilişim derslerinin kaldırılması ise tam bir fiyasko!
Müzik eğitimi ve keza görsel sanatlar çocukların ruhuna ve estetik duygularına hitap eden, becerilerini geliştiren derslerdir.
Ayrıca bunlar yoğun ders programları arasında çocuğa nefes aldıracak derslerdir.
Bu derslerin kaldırılacak olması hatta ve hatta ileride bunun diğer sınıflara da yayılma tehlikesinin olması gerçekten vahim bir durum teşkil edecektir.
Bu görüş tamamen taassubi ve bağnazca bir yöntemdir!
Bilakis kaldırmak yerine bu dersler arttırılmalı ve dersler nasıl verilirse çocuğa daha verimli hale getirir şeklinde planlamalar yapılması gerekmektedir.
Müzik dersi özellikle çok önemlidir.
Haftada bir gün bir saat verilmesi yerine haftada iki üç defa ikişer saat verilerek her bir çocuğa kendi yetenekleri ve istekleri doğrultusunda enstruman çalmaya yönlendirip bu hususta faaliyetler, etkinlikler düzenlenerek çocuğu hem okula hem de yeteneklerini keşfe yönlendirmiş oluruz.
Keza tiyatro, drama dersleri eklenerek çocukların hayal güçlerini ve kendilerini ifadeetme becerilerini geliştirmiş oluruz.
Biz verilen derslerin verilme yöntemlerini düzelteceğimizene yazık ki kaldırmayı tercih ediyoruz.
Pür pozitif bilime odaklı derslerle çocukları geliştiremeyiz.
Karşımızda bir robot yok!
Çocukları zombileştirmeye de gerek yok!
Çocuk sosyalleşmeli, kendini ifade edebilmeli, müzik ile ruhundaki hazinleri keşfederek evreni kucaklayabilmeli.
Maalesef ki biz Vehhabi ve Selefi zihniyeti doğrultusunda hareket edip Müzik, Resim haram gözüyle bakarak bunlarla uğraşanları kafir ilan etmeye doğru yola almaya neredeyse başladık!
Bu da İslam’a en büyük yapılan kötülük demektir!
İslam’ın ruhi yönünü Allah’ın estetiksel sıfatını eğer biz bu alemde göremiyorsak çok yazık bize!
Seslerimizin farklılıklarına bir bakın! Her biri özel ve kendisinde bir tılsım taşıyor!
Her bir ezgiden Hakk fısıldıyor! Ruhumuzu okşuyor ve sarıyor.
Keza müziğe haram gözle bakanlar felsefeye de o gözle bakar halde! Bir de bunu din adına yapıyorlar.
Felsefe, insanın tefekkür dünyasını Allah’ın bahşettiği nimetleri keşfe yönlendirir.
Kur’an “aklet” der, “düşün, tefekkür et” der!
İslam akletme dinidir. Felsefe de Allah’ın varlığını keşfe çıkma, anlamlandırma ve kendinde Hakk’ın varlığını idrak etme, yaradılışın özüne vakıf olma yöntemidir.
Baktığımızda tasavvufun yapısında hem felsefe hem de müzik yani musiki vardır.
Kişiyi huşuya sürükleyen ve düşüncesindeki O’nu, kendinde bir ben(Sen) olduğunu keşfettirme yolculuğuna çıkarmasına vesile olur tasavvuf.
Bu her şeye haram diyen zihniyetler aslında tasavvufa da düşmanlıklarını dile getiriyorlar.
İnsanı naif, latif kılan, hoşgörü ve birleştiriciliği kazandıran, kendi gayb hazinelerine keşfe çıkaran, farkındalığını arttıran, hakikate duyulan iştiyake bir yol sunan tasavvuf, insan yetiştirme sanatıyken tasavvufun iki ana kolu musiki ve felsefe bugün haram karşılanır hatta okullarda boş geçen dersler arasında yer alır.
Halbuki insanı geliştirecek en önemli iki eğitim dalıyken!
İşte böylesi taassup zihniyeti bizi yıllarca sığlaştırdı!
Musikiyi ve felsefeyi neden öğrenmemiz gerektiğini bile anlayamayan, felsefeyi Allah’ı sorgulama olarak görenlerin dışında yıllarca laik diye kendilerini tanımlayanlar tarafından da iyice sığlaştırıldık.
Biraz açık fikirli olalım, takıntılarımızdan kurtulalım, dini darlıklarımızdan, sığ ve putlaşmış takıntılardan, Vehhabi ve Selefi gibi İslam ile bağlantılı olmayan kapalı zihniyetten çıkmamız gerekiyor artık.
Her geçen gün bu zihniyetin etkilerini içimize kadar girdiğini görmek büyük üzüntü veriyor!
Biraz tefekkür edelim biraz ya hu!
Peygamber ciğer paresi Hz. Hüseyn neden can verdiğini, ne ile mücadele ettiğini bir anlamaya çalışalım!
Böyle Vehhabi zihniyetinin o günkü babalarına karşı İslam’ı korumak için şehit oldu.
İslam’a yerleştirilmek istenen bidatlere karşı, oluşturulmak istenen putlara karşı durdu!
Bir de bugüne bakalım..
Müslüman alemine bir bakalım. Taassupluktan zihnimize ördüğümüz örümcek ağları her geçen gün tüm bedenimizi sarıyor ve kimse de buna dur demiyor!
İmanımızı, inancımızı, dinimizi yaşamamıza her geçen gün perdeler indiriliyor kimsenin sesi çıkmıyor!
Yazık, çok yazık!
Bunu yapanlar büyük bir vebal altındalar.
Ve bu zulme karşı boyun eğmeyenlerden olup Hz. Hüseyn’in izinden gidenlerden olmayı tercih edelim.
Dinimize yerleştirilmek istenen bu bidatlere karşı canımız pahasına da olsa cenk etmek için çıkalım meydana…
Yeter ki davamız Hakk için, din-i İslam’ı şahlandırmak adına ve Müslüman kardeşlerimiz için olsun!
Dinimize zerk edilmek istenen bu taassup zehrini söküp atmak için ne gerekiyorsa yapalım.
Bunu da bir çıkar beklediğimiz için değil. Hakk için yapalım!
Mücadelemiz de, davamız da, yolumuz da Hakk için olsun inşallah!
Bir an önce de kendimize gelelim inşallah…