Öyle bir dünya hayatı ki evveli ve ahiri içinde barındıran başlangıcı ve sonu olmayan Yüce bir Kudretin bilinmekliğinin izharı olarak tamamen bir sevgi üzerine kuruluyor. Ve bu yaratılışın evvelinde Yüce Mevlamın habibim dediği Sevgili Peygamberimiz bulunuyor. Nasıl buyuruyordu Mevlam: “Ya Muhammed Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.”
Aslında tüm kainatın var oluşu Dost üzere… Öyle bir dost ki nûrdan bir kafes içinde güneşten aldığı ışığı yansıtıyor. Bir kandil adeta… O yüzden gönül âriflerinin eserlerinde de sıkça yer buluyor dost kavramı…
Bahaeddin Erzincani Hazretleri buyuruyorlar: Kim ki cân ahvâlini bilmek diler
Kalb ayinesini silmek diler
“Kim ki cân halini bilmek
Kalp aynasını silmek isterse”
Ol meşâyih huzurun kılsın kabul
Bunda odur ma’nî ‘ilm-i usûl
“O şeyhler (dostlar) huzuruna kabul etsin
Bunda ilmin usulüne engel olan odur”
Ve devam ediyor Hazret:
Tâki cân açıla cânândan yana
‘Azm kıla dil ü cân andan yana
“Taki can açıla canandan yana
Niyet ede dil ve gönül ondan yana”
Tâki yetmişbin hicâbdan yâd ola
Dostı göre dostıyle şâd ola
“Ta ki yetmiş bin perdeden anıla
Dostu göre dostuyla bahtiyar ola”
Ki kâvi zahmet gerek bu dirliğe
Taki yite ikilikten birliğe
“Ki güçlü gayret gerek bu hayata
Ta ki ikilikten birliğe varana kadar”
İnsan daima muhtaçtır. Bilmeye ve anlamaya iştiyak duyan insanın asli vatanını hakikatiyle kavrayabilmesi için mutlak şartta bir yol göstericiye ihtiyacı vardır. Bunun adına ister rehber diyelim, ister mürşid, isterse dost… Adının farklılaşması dost varlığının önemini azaltmayacaktır.
İnsanın ikilikten birliğe varabilmesi için bir Allah Dostunun yönlendirici vasfına ihtiyacı vardır. Ona Rabbini hatırlatan, nefsini bildiren bir yol göstericinin varlığı ile gönülde ferahı yakalayacak olan insan bahtiyarlığın hakikatiyle kendindeki öz cevhere ulaşma imkanı yakalar.
İsanın bu birlikteliği yakalayabilmesi ve kesretten vahdete doğru bir seyir gerçekleştirebilmesi için Vedûd sevginin emsali olan acz gönüllerin muhabbetleriyle hemhâl olması gerekir. Bu muhabbet saliğin uyanışına vesile olacak incileri içinde taşır. Muhabbetin parıltılarını keşfedebilenler için ebedi uyanıklığın coşkusu yüreğin derinliklerine doğru nüfuz etmeye başlar. Güçlü gayret gerektiren keşf süreci ise son nefese kadar devam eder. Ve cehd hiç bir vakit bitmez…
O halde:
O kimse ki bu yolda talib oldı
Kayırmasun heman ol dostı buldı
“O kimse ki bu yolda talip oldu
Ayırmasın hemen o dostu buldu”