Bugün grup toplantıları vardı. Her liderin gündeminde dış politika vardı.
Bahçeli ve Yıldırım, terör örgütleri ve terör örgütleri ile içli dışlı hareket eden Batılı ülkeleri eleştirirken Kılıçdaroğlu’nun gündeminde ise Katar ve Müslüman Kardeşler vardı!
Kılıçdaroğlu, hükümeti Müslüman Kardeşler üzerinden eleştiri yağdırdı.
“Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak gören Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi olalım” diyor.
“RABİA işaretinden vazgeçelim, o ihvanın işaretidir” diyor.
Katar’ı Müslüman Kardeşlere destek veriyor diye de eleştiriyor.
Bu tam bir dış politika cehaletidir!
Mısır’da darbe ile başa gelen SİSİ, halkın iradesini yansıtan %51 ile demokratik seçimlerle başa gelmiş ihvanı elbette kötüleyecek. Terör örgütü ilan edecek.
Suudi Arabistan ve BAE’ye gelince ABD’nin güdümünde olan bu ülkeler elbette Müslüman Kardeşleri istemeyecek!
Neden mi!
Çünkü Müslüman Kardeşler, İsrail’e düşman ve İsrail’in Müslümanları katletmesine karş çıkan Mısır’a geçtikten sonra İsrail’in büyük bir tehdit altında olduğu bir yapılanmadır.
Çünkü gayelerinden biri İsrail’i Orta Doğu’dan atmaktır. Müslümanlar arasında birlik için çalışmaktır. Ülkelere demokrasi ve özgürlük getirme planları vardır.
Mursi tam da bu vaatlerle başa gelmişti. Lakin ABD ve İsrail düğmeye bastı. Darbe yaparak halkı yönetimden indirdi.
Peki SİSİ ne yaptı?İsrail’in Filistin’deki katliamına ses çıkarmadığı gibi bir de kaçan Filistinlileri ülkesine kabul etmeyerek kapıları kapattı.
Yani Müslüman kardeşlerini ölüme terk etti.
Çünkü zincirini tutan patronları bunu emrediyordu.
Mısır’da da kendi halkına katliam yaptı. Usulsüzce mahkemeler kurup yargılamalar yaptı ve Müslüman Kardeşleri destekleyen halka yönelik baskı ve terörü arttırdı.
Şimdi halktan ve demokrasiden yana Türkiye ve dolayısıyla iktidar tavır alıyor diye Kılıçdaroğlu eleştiriyor.
SİSİ tarafından öldürülen masum Rabia’nın hatırasını yani demokrasi mücadelesini bugün yaşatıyor diye AK Parti’ye kızıyor.
Neymiş efendim biz de Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi olmalıymışız!
Yani İsrail’e, ABD’ye ve bunların zulümlerine karşı boyun eğip sesimizi çıkarmayarak mazlum halka sahip çıkmamalıymışız!
Yani demokrasi taleplerini dile getirenlerin sesinin kısılmasına destek olmalıymışız!
Yani zalimlerin yanında alıp Müslüman kanı akıtılmasına seyirci olmalıymışız!
Yani İsrail’in ve ABD’nin sömürgesi olmalıymışız!
Kısacası Kılıçdaroğlu’nun teklifi bu!
Katar böyle yapmadığı için üzerinde oyunlar oynanıyor!
Katar’ın yükselişinin önünü kesmeye çalışan İsrail ve ABD kuklaları ile bölgede cirit atıyor.
Nasıl bir Müslüman ülke ise Suudi Arabistan ve BAE bu oyuna gelerek Katar’a karşı tavır alıyor.
Katar İran ile ilişki kurmuş. Bu bir nebze anlaşılabilir de Müslümanları katleden Batılı azılı düşmanlarla içli dışlı olan Suudi Arabistan ve BAE’ye ne demeli ve ne yapmalı!
Herkes önce kendine baksın, kendine!
Hadi onları anlıyorum da Kılıçdaroğlu’na ne oluyor!
Türkiye için öngördüğün gelecek bu tür bir gelecek mi ey Kılıçdaroğlu!
Bizi böyle sömürge yapmayı mı planlıyorsun!
Hani CHP demokrasinin temsilcisiydi!
Hani siz adaletin ve hakkaniyetin, dürüstlüğün timsaliydiniz!
Böyle mi emsal oluyorsunuz! Zalimden ve zulümden yana tavır alarak!
Aynı İnönü zihniyeti işte!
Başımızı kuma gömelim, gelsinler ülkemizi götürsünler, kardeşlerimizi katletsinler yine ses çıkarmayalım!
Niye? Çünkü otoriteye baş kaldırılmaz!
Herhalde bu söylem size tanıdık gelmiştir!
Velhasıl kelam siz artık aradaki benzerliği ve bağı kurun!
Bu noktada söz yorar, dil lâl..