Kış mevsiminin son günlerinin yaşandığı bugünlerde hastalık ve virüsleri yok etmeye gücü yeten karın yağmamasına üzülmemek elde değil. Eskilerde kış mevsiminin en belirgin özelliği soğuk ve kar olurken, şimdi kar ender bir belirti olmaya başladı. Bembeyaz kar örtüsü üzerinde gezmek, temiz hava teneffüs etmek özlemi var çoğumuzda. Kar tanelerinin nazlı nazlı yağışı, yüzümüze temas etmesi, mutluca havada raks etmesi çocukluğumuzun en güzel manzaralarından biri olarak hafızalarda gizli.
Kar örtüsüyle hertarafı bembeyaza bürünürken, adeta yaşanan tatsızlıkların da örtüldüğü, silinip yok olduğu farzedlebilir. İyilik, güzelik, olumlu duygu ve yaşantıların rengini beyaz farzederek, ruhumuzu kar taneleriyle serpmek, kötülüklerden arındırabilmek mümkün olabilse, yeryüzünde daha sağlıklı ve mutlu bireylerin yaşayabileceği mümkün. İklim değişikliğinin hızlı bir şekilde yaşandığı bu devirde, insanoğlnun da kabul gördüğü değerler değişim yaşamakta. İnsana yaratandan ötürü saygı sevgi anlayışı varlığını, çağımız yeni algılara bırakmaya yüz tutmakta..
İnsanoğlu her yaratığa İlahi kudretin varlığının yansıması yaklaşımıyla muamele ederse, karşısında değerli bir varlık, sevgiye, saygıya şaan bir yaratık görür. Maalesef günümüzde insanların bir bölümü kendini diğerinden üstün, daha değerli görmeye eğilimli, başkasının değerlerini hiçe saymaya, varlığını görmemezlikten gelmeye meyilli. Bu davranışların sebebiyetlerini kendinde aramak yerinde, hareketlerini özürleme adına vahşi hayvan misali karşısında varlığından rahatsız olduğu kişiye saldırmaya, farklı aşağılayıcı sözlerle küçük düşürmekten çekinmezler.
Zaman zaman bu olumsuz örnekleri maalesef çevremizde görebiliriz. Kendisini en dürüst, en iyi, en çalışkan, en kıymetli sayan kişiler, bir sürü asılsız dedikodulardan beslenerek, içinde büyüttüğü öfkeyi, yersiz, asılsız sözlerle, bütün bu duygulardan habersiz insanlara kusabilmektedir. Fitne, fesat gibi çok ağır suçlamalarda bulunarak, karşı tarafı hiçe sayarak dili ucunda gizli zehriyle zehirlemeye çalışabilmektedir. Bunca iftiranın kendince doğru olduğuna inanan zat, nefretini kusmaya devam edebilmektedir. Gerçeklere dayalı olmayan, sırf kendi egosunu tatmin etme adına, insanlara dil uzatma, hakaret etme, küçük düşürmekten yorulmayanlar, kar gibi beyaz, sütten çıkan kaşık gibi ak kendini görmeye devam edebilmektedir.
Bu tür yıkıcı davarnışlara sahip, kendinden başka hiçkimseyi tahamül edemeyen, yapmacık, çıkar peşinde farklı tutum sergileyen kişilikler, bıçak gibi gönüllere saplanmayı, yara açmayı maarifet bilirler. Atalarmızın söylediği gibi “bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez”. Gerçekten doğru olmayan, iftira dolu sözler bıçak gibi gönlümüzde yara açar, oysa zamanla yarası kapanmaz. Dil insanlararası güzel ilişkilere yol açabilecek araçken, insanlararası ilişkilerin bozulmasına sebeb veren güçlü bir silaha dönüşebilmektedir. Dilini tatlı söz veya kötü söz için kullanma kararı yine insanoğlunun kendi kararı ve micazına bağlı kalmaktadır.
Kış sona ererken baharın gelişini müjdeleyen kardelenler misali, karları delerek dışa çıkması gibi, insanların yüreğinden de kin ve nefretin atılmasını temenni ediyorum. Doğanın kış uykusundan dirilip, canlanmasını seyredeceğimiz önümüzdeki dönemde, insanların yüreğinde çiçeklerin açması , dillerde barış ve sevgi türkülerinin söylenmesi ne güzel olur. Dil yara değil , dilden gönle damlayan şifa olsun, sevda merhemiyle bembeyaz kar tane misali raks edercesine yağsın, yağsın, yağsın…
Kar saflıktır, temizliktir , arınmadır. Ayrıca bolluk berekettir. Sağlık ve huzurdur. Kar tanelerini ve kar yağışını güzel tasvir ettiniz çok akıcı ve sürükleyici oldu yazınız. Dil yarası vr dil kılıçtan keskindir ataaözleri ne kadar yerinde söylenmiş sözlerdir. Allah merhametsiz ve şirret insanların ağır ve dendiz sözlerinden korusun.
Kalemine ve gönlüne sağlık.