Adeta bir devrân idi dünya hayatındaki seyrânımız.
Öyle ya seyrin iştiyakıyla cuşa gelen bir bilinme arzusundan doğmuş idi cümle mevcut.
Katre katre bir parçalanış…
Kuvvetli bir çekim ile yeniden birleşme…
Daimi bir döngü…
Amma öylesine coşkun…
Bilinmekliğin muhabbetiyle yaratılan mevcudat içinde akl ile müşerref olan ise sade İNSAN…
Akletmek için sunulan nimetler ise muazzam…
İnsana düşense sunulan nimetlerin şükrünü layığıyla ifa edebilmek.
Şükrün hikmetiyle müşerref olabilmek için yol gösterici bir Er şart.
Bu Er’e gönülden bağlanış mühim olan…
Ki açıla sana Sen’den bir sırat…
Uzunca bir menzilde tuta elini hikmet sahibi bir zât…
Kurtul artık kısır döngüden…
Ferah içre ferah…
Her ân yeni bir şen…
Nasıl da cânlı bir Hayy’at…
Çağırıyor yangınlara durmadan…
Gel diyor gel…
Bırak kendini…
Ki salınsın senden sade Hakk…
Aksın durmadan kelimeler…
Meyillerden harflere, harflerden kelimeler…
Yol bulsun kağıt üzre bir cümleye…
Hayy vârlığının ışığını hissediş öylesine güzel…
Muhabbetin seyrine bir kez kapıldı mı insan…
Coşar gönül Allah Allah…
Hayy hayy bu demde muhabbet’ullah…
Coşkudan bir araya gelmez olur gayrı kelimeler…
Hele bir gelse buluverse yolunu neler anlatır neler…